25 Eylül'deki Amerikan tuzağı!
Türkiye'nin 57'nci hükümet döneminde imzaladığı, AKP döneminde 4 Haziran 2003 günü TBMM'de onayladığı "İkiz Yasalar" halklara, her türden etnik topluluğa, mezheplere, farklı toplumsal kökenlere, tarikatlara, cemaatlere ve yerel gruplara kendi statülerini özgürce tayin hakkı veriyordu.
Türk devleti, bu sözleşmelerde tanınan "halkların kendi kaderini tayin hakkı"nı ve diğer hakları uygulamaya geçirmek için gerekli düzenlemeleri yapmayı taahhüt ediyordu.
İkiz Yasalar, adeta ABD'ye Türkiye'yi parçalama hakkı tanıyordu.
***
Irak'ın kuzeyinde 25 Eylül'de yapılması planlanan bağımsızlık referandumu ise en az 150 yıllık bir projenin günümüzdeki son halkasıdır. Zaten kendi kaderini tayin hakkı, ABD Başkanı Thomas Woodrow Wilson tarafından, öncelikle Osmanlı topraklarında yeni devletler kurmak için ortaya atılmıştı. Yani "kendi kaderini tayin hakkı" denilince durmak gerekir!
1. Dünya Savaşı biterken Wilson, 8 Ocak 1918'de, barış görüşmelerine temel olacak 14 prensip açıkladı. Wilson Prensipleri, serbest ticareti garanti altına almayı amaçlıyor, barışın ancak demokratik ülkelerle yapılabileceğinin altını çiziyordu. Tıpkı bugünkü küreselleşme gibi... Yenik devletlerin sömürgelerinden henüz kendi kendilerini yönetebilecek olgunluğa ulaşmamış olanların bir süre gelişmiş ülkelerin "manda"sı altına alınması öngörülüyordu.
"14 Nokta Prensipleri"nden 12'ncisi Osmanlı toprakları ile ilgiliydi: "Bugünkü Osmanlı Devleti'ndeki Türk kesimlerine güvenli bir egemenlik tanınmalı, Osmanlı yönetimindeki öbür uluslara da her türlü kuşkudan uzak yaşam güvenliğiyle özerk gelişmeleri için tam bir özgürlük sağlanmalıdır" deniliyordu.
***
O zamanki ayrılıkçı Kürt hareketi de ünlü Wilson Prensipleri'nin 12'nci maddesine vurgu yapmaya ve savaşın sonunda toplanan Paris Konferansı'nda bağımsız bir devlet için çaba harcamaya başlamıştı.
5 Aralık 1918'de Halide Edip (Adıvar), Yunus Nadi (Abalıoğlu), Ahmet Emin (Yalman), Dr. Celal Muhtar, Velit Ebüzziya, Ali Kemal, Celal Nuri, Necmettin Sadık (Sadak), Mahmut Sadık, imzaladıkları bir mektupla ABD Başkanı Wilson'a başvurup Amerikan mandası istemişti.
Bu mektuptan beş ay sonra, Mayıs 1919'da bu kez üç asker İstanbul'daki Amerikan kuruluna başvurarak ABD mandası istemişti: Sadrazamlık, genelkurmay başkanlığı, harbiye nazırlığı yapmış olan Ahmet İzzet Paşa (Furgaç), yine eski genelkurmay başkanlarından Cevat Paşa (Çobanlı) ve Çürüksulu Mahmut Paşa.
Amerikan Yurtdışı Misyonerler Komiserliği Masası ise Osmanlı sınırları içindeki Ermenilerin bir kısmını Protestanlaştırarak devşirmişti. ABD'nin asıl amacı "Protestan Ermeni İmparatorluğu" kurmaktı. Wilson Prensipleri ise bu amaca giydirilen politik bir kılıftı.
***
Amerikalılar meşhur Wilson Prensipleri ile Doğu'da bir Ermeni devleti, Güneydoğu'da da bir Kürt devleti yaratıp kendi sömürgeleri haline getirmeye çalışırken, Fransızlar da Güney Anadolu'ya Fransız üniforması giydirdikleri Ermeniler ile girmişti.
Wilson, Osmanlı topraklarında Ermeni, Kürt, Rum devletleri kurmayı teklif ederken, Türklerin nüfus yoğunluğuna sahip olduğu Rus ve Avrupa topraklarında onların bağımsız olmasını ağzına bile almamıştı.
Halbuki Batı Trakya, Bulgaristan, Kıbrıs, Musul-Kerkük, Azerbaycan, hatta o dönemde Ermenistan hep Türk diyarı idi ve Türkler çoğunlukta idi!
Atatürk ise "Kürtleri de bağrımıza katarak" Türk Milleti'nin kendi kaderini tayin hakkını bir bütün olarak kullanacağını ilan etti ve Dumlupınar'da Wilson tuzağını paramparça etti.
Şimdi aynı projeyi günümüz şartlarına uyarlayarak, yeniden deniyorlar. Irak'ın kuzeyinde 25 Eylül'de yapılacağı ilân edilen referandumun ve Suriye'nin kuzeyinde PKK/PYD'nin silahlandırılmasının anlamı budur.
Bu tuzağı bozmanın yolu, bölge ülkeleriyle Irak, İran ve Suriye ile iş birliği yapmaktır.