23 yıllık iktidar bir gecede nasıl sona erer?
Başlık, “Tavşanlar kurtları nasıl parçalar” tezi gibi oldu? Ne diyorlar Tunus Devlet Başkanı Zeynel Abidin Bin Ali için?
“23 yıllık iktidarı bir gecede sona erdi” diyorlar değil mi?
Peki, hem Fransa hem de ABD’deki askeri akademilerde eğitim alan, ordu istihbaratından, Güvenlik Bakanlığı’na ve İçişleri Bakanlığı’na yükselen, ardından Devlet Başkanı olan Zeynel Abidin Bin Ali’yi alaşağı eden kim?
Üniversite mezunu, genç bir işsiz!
Hikâyeye göre, Muhammed Bouazizi, Sidibouzid adlı küçük bir şehirde geçinmek için meyve-sebze satıyordu. Ruhsatı yok diye polis meyvelere el koydu ve onu dövdü. Bouazizi, kişiliğinin ezilmesine ve çaresizliğine dayanamadı ve şehrin merkezinde kendini yaktı.
Ve olayın Facebook’ta duyurulması üzerine, 24 saat içinde halk ayaklanması sonucu iktidar alaşağı edildi.
Bu olay doğru mudur, değil midir onu araştırmanın bu saatten sonra pek bir önemi yok
Fakat ülkeyi ayağa kaldıran haber budur!
***
Tabii olaylarda ve gençlerin örgütlenmesinde dış parmak olabilir. Çünkü olay tıpkı İran’daki turuncu devrim girişimine benziyor. İran devleti, tarih boyunca bu tür operasyonlara maruz kaldığı için şerbetliydi ve olayları bastırdı.
Fakat Tunus’taki olaylar, Cezayir, Fas, Libya, Mısır ve Ürdün’de de domino etkisi yapar mı endişesine yol açtı.
Hatta, Mısır’da bir grup protestocu, “Bin Ali, Mübarek’e uçağının hazır olduğunu söyle” diye sloganlar attı.
Suudi Arabistan’ın Cidde kentine kaçan Zeynel Abidin Bin Ali’nin eşi Leyla’nın da Dubai’de olduğu belirtiliyor.
Demek ki neymiş? Bir ülkede gerçek güç, ordu, polis vesaire değil halkın kendisi imiş!
Ordu ve polis halkın ordusu, halkın polisi olursa mesele yok. Ama ordu ve polis, bir avuç şımarık züppenin kendi halkına zulmetmesine alet oluyorsa, halkın gücü karşısında hiçbir değerleri yoktur!
Halkın gücü karşısında en güçlü iktidarların bile dayanabileceği hiçbir güç yoktur! Çünkü sonuçta ordu ve polis de halkın çocuklarından oluşur. Böyle ağır sorumlulukları, züppeler kaldıramaz. Ve onlar da aslına rücû eder!
***
Demek ki Tunus gibi bir ülkenin kaderi halkın azim ve iradesi ile veya “halkın ayaklandırılması” ile 24 saat içinde değiştirilebiliyor! Ancak, arkasında dış güç olsa bile hareketin halka dayanması gerekiyor. Bu da ABD’nin ve Soros’un turuncu devrim yöntemidir.
Elbette ABD’nin asıl projesinin adı “Genişletilmiş Büyük Orta Doğu ve Kuzey Afrika Projesi” dir. Elbette, Tunus halkının ayaklandırılması bu projenin bir parçası olabilir.
Yine de hiçbir dış güç, kitlelere, kendilerine doğrultulmuş namluların üzerine yürüyecek kadar cesaret veremez. O cesaret, kaybedecek bir şeyi olmayan insanların ölümü göze almasından kaynaklanıyor.
En tehlikeli güç de işte bu duyguya sahip insandır! Bu gücü kim kullanıyorsa zafer onlarındır.
***
Esasen bir istihbarat kurumu olan Facebook’ta kontrol altında laflamak bir yere kadar ama o laflar eyleme dönüşmüyorsa ancak biriken deprem stresini yavaş yavaş havaya vermeye yarar!
Eylemlerin örgütsüz, bir gencin kendini yakarak intihar etmesi ile başlayan, kendiliğinden gelişen olaylar olduğunu iddia etmek saflık olur! Yine bu girişim, sadece dışarıdan değil Tunus devleti içinden de desteklenmiştir.
Görünen o ki Fransa, Kuzey Afrika’dan tamamen tasfiye ediliyor; yerini ABD alsın diye!
Fakat, Kuzey Afrika halkı, Kartaca’dan beri zulme direniyor, yine direnecektir.