2010'da yetmeyen neydi? Son taşı kimler koyacak?
Sistemde büyük kırılmaya yol açan 2010 referandumunun en baskın propagandalarından biriydi: "Yetmez ama evet".
Şimdi sormak lâzım: Yetmeyen neydi?
Bir soru daha: Şimdiki değişiklikler 2010'da 'yetmeyen'leri yettiriyor mu?
Devam edelim: Yine de 'yetmeyen' yerler kalıyorsa, 'altın vuruş' için bir dahaki referandum ne zaman?
Son soru: Her kritik adımda bir 'ortak' bulundu... Bazen liberaller, sıkça cemaat, bazen eski ülkücüler, bazen etnikçiler yer aldı bu zincirde... Son turda da MHP Genel Merkezi'yle iş birliğine gidildi... Eğer bu referandumda da bir şeyler eksik kalırsa, eski anayasanın dibini sıyırmak için 'altın vuruş'ta kiminle iş birliği yapılacak?
***
Her dönemin kendine ait özellikleri var ve o özelliklere uygun 'ortak' bulmak icap eder... Bir dönem 'vesayet rejimi'nin halka şikâyet edilmesi, demokrasiye ve özgürlüklere vurgu yapılması gerekiyordu... Değişikliklerin farklı kesimlere kabul ettirilmesi için liberaller biçilmiş kaftandı... Vitrinde onlara yer açıldı, medyada köşeler verildi...
Allah var, onlar da görevlerini hakkıyla yerlerine getirdiler!.. Liberaller, gömlek değiştirdiğini ispatlaması gereken eski Milli Görüşçülerin ilk mevsimlik işçileriydi... Birinci viraj onlarla geçilecekti, başarıyla geçildi...
***
İkinci virajda mızrağın ucuna 12 Eylül Anayasası'na karşı yeni anayasa takıldı... Darbecilerle ve onların anayasasıyla hesaplaşma iddiasıyla kimi eski solcuların ve eski ülkücülerin desteği kampanyaya fon yapıldı... Yeni virajın yeni mevsimlik işçileri söz konusu eski solcular ve eski ülkücülerdi... Bu gayretlere, milliyetçilikle muhafazakârlığın iç içe geçtiği bölgeler için de takviye yapılmalıydı... "Yargıdaki mezhepçi yapılanma kırılacak, adil ve tarafsız yargı hâkim olacak" şeklinde bir başka mehzebî taassubu okşayacak propaganda bu anlamda etkili oldu ve sonuç kolayca alındı...
Ortaklık bozuldukça adı önce 'haşhaşi'ye, sonra 'paralel yapı'ya, en sonunda da 'FETÖ'ye dönüşecek olan cemaat de bu günahta son derece etkindi, büyük rol sahibiydi... Siyasî iktidara destek için taşın altına sadece ellerini değil 'mezardaki ölüler'i bile soktular...
***
Üçüncü virajda 'çözüm ortağı' İmralı'ydı... Artık 'eski Türkiye' yoktu ve 'yeni Türkiye' inşa edilecekti... 'Ret, inkâr ve asimilasyon'un olmadığı, her türlü milliyetçiliğin ayaklar altına alındığı, PKK'ya devletin televizyonunun bile 'terörist' demediği, teröristbaşına 'bebek katili' demenin neredeyse hakaret sayıldığı, ortaklaşa âkil adamlar heyetlerinin oluşturulduğu, bölgede yaşanan katliamların 'eski devlet'e fatura edilerek temizlendiği bir dönem başlamıştı...
BDP/HDP'lilerden oluşan yeni partnerlerle artık Oslo'da zulalarda değil, İstanbul'da saraylarda mutabakat yapılıyordu... Bu bir 'zafer'di ve açık olmalıydı her şey!..
Bu viraj bölücü mevsimlik işçilerle geçilecekti fakat başarılı olamayıp halkta tepki artınca masa bir anda devrildi...
***
Şimdi mevsim, milliyetçiliği mecburî kılınca bu virajın milliyetçilerle geçilmesi gerekiyor... Piyasadan özenle çekilmiş eski sözler ve buna karşılık artan 'devlet, vatan, bayrak, istiklâl' vurguları yeni mevsimlik işçilerin damarlarına hitap ediyor... Kampanyanın üslup ve içeriği döneme uygun şekilde kurgulanmış... Gittikçe de dozaj yükseltiliyor, değişikliklere karşı çıkanlar teröristlerle eşitlenerek baskı altına alınmaya çalışılıyor...
***
Bu referandum da "Yetmez ama evet" gibi yetmeyecekse -ki öyle görünüyor- 'tam yetmesi için' bir sonraki referandumda kimlerle birlikte hareket edilecek? Her dönemde iş birliği yaptıklarının değiştirmede, eskileri bir çırpıda geride bırakmada son derece mahir olan siyasî iktidarın "Şunlarla iş birliği asla yapmaz" diyebileceğimiz bir unsur kaldı mı? Yoksa eskilerden seçip seçip 'ikinci baharlar'a mı dönülecek?
Her referandumda gördük ki mevsimlik işçilerin mesaileri referandum 'Pazar'ına kadar... Ya sonra? En son taşı kimler koyacak?
Koleksiyona bakar mısınız: Liberaller, cemaat, eski ülkücüler, İmralı/BDP/HDP... Zincirin son halkası milliyetçiler!.. Tutarsa!..