2009 yılında yapılan bir uyarı!
Sunday Times gazetesi, "İngiltere'nin koronavirüs salgınında uyurgezer halde felakete yürüdüğü 38 gün" başlıklı bir analiz yayınladı. Analizde, Ocak ayı sonundan itibaren bilim adamlarının uyarılar yaptığı, özellikle koruyucu ekipman stoklarının artırılmasını istediği ancak bu uyarıların hükümet tarafından dikkate alınmadığı üstelik Çin'den gelen yardım talepleri üzerine zaten kıt olan stoklardan 279 bin adet ekipmanın Çin'e gönderildiği belirtildi.
Türkiye, salgına uyurgezer gibi yaklaşmadı ama mesela maske konusunda, Şubat ayında yetkilileri uyarmıştık. İlk ölümlü vakaya kadar maske üretimi konusunda hiçbir tedbir alınmadı!
Türkiye'nin sağlık sistemi ise sorun karşısında bocalamadı çünkü zaten uzun süreden beri, konu bir sektör olarak değerlendiriliyordu. Türkiye "sağlık turizmi"nden para kazanan bir ülke haline gelmişti. Devlet hastaneleri bile yoğun bakım hastalarını veya radyoterapi uygulanacak kanser hastalarını özel hastanelere gönderiyordu.
Türkiye'de sorun, muhalefetin elindeki İstanbul, Ankara gibi büyükşehir belediyelerinin çalışmalarına kısıtlama getirmek gibi akıl almaz partizan yaklaşımlardır. Yine krizi fırsata çevirip, hastane yapmak gerekçesiyle Atatürk Havaalanı pistini tahrip etmek gibi uygulamalar da kötü niyet göstergesidir. Bunların elbette ülkeye ağır bir faturası olacaktır.
***
Bunları belirttikten sonra, korona virüs salgınıyla ilgili yazılarımın bilim çevrelerinde nasıl karşılandığına dair bir mesaj paylaşmak istiyorum.
19 Mayıs Üniversitesi'nden Prof. Dr. Nazmi Polat'ın mesajı şöyle:
"Saygıdeğer Bulut, hem lisans hem de yüksek lisans derslerinde 'biyolojik savaş' konularını işlediğim haftalarda coronalı günleri yaşıyoruz. 2000'li yılların başından beri insanlığın biyolojik savaşa hazır olması gerektiğini vurguluyorum. Önümüzdeki haftalarda da bir süredir ülkemiz gündemine taşıdığınız elektromanyetik dalgaların canlılara etkilerini işleyeceğim. Bu noktada müthiş bir literatür listesi verdiğiniz için uyarılarınız için bir canlı bilimci olarak teşekkür ediyorum. Sağlıklı günler diliyorum."
Nazmi Hoca'nın 5 Kasım 2009 tarihli "Domuz gribi, biyolojik savaş ürünü" açıklamalarının yer aldığı haberler hala sıcaklığını koruyor.
Polat, o günlerde, "Dünya kötü bir sürece doğru gidiyor, birçok canlının nesli tükendi. İnsan nüfusunun artışıyla birlikte biyolojik savaş da söz konusu. Biyolojik savaş, adım adım geçmişteki atom bombalarının yerini alacak. Geçtiğimizi yıl bu vakitlerde kuş gribiyle ülkemiz çalkalanıyordu. Bugün domuz gribiyle karşı karşıyayız. Arkadaşlar 'acaba tokalaşalım mı, öpüşmeyi kaldıralım mı?' gibi korkularla bir aradayız. Yakın bir gelecekte çıkması muhtemel biyolojik savaşlara karşı şimdiden tedbir alıp, biyoteknoloji noktasında ilerlemeye adım atmaya, teknoloji merkezleri kurmaya ihtiyaç var." uyarısında bulunmuş...
Ona da "Bunlar komplo teorisi" diyenler olmuş! Şimdi komployu bütün dünya yaşadığı halde, virüsün doğal mutasyon sonucu öldürücü hale geldiğini ileri sürenler var!
***
Polat bir de "İsrail sazanı" konusunu gündeme getirmiş. Polat, İsrail sazanının Samsun'un iç sularında olmayan ve ne şekilde geldiği bilinmeyen bir tür olduğunu söylemiş ve şu uyarıları yapmış:
"Bu türün en önemli özelliği, halen faunada bulunan balıklarla beslenmesi. Samsun'da 2005 yılından bu yana tatlı sularımızın tamamında bulunan bir canlı haline geldi. Tesadüflerle ya da göç yoluyla bu balıkların yayıldığını düşünmek, safiyane bir düşünce olur. Biyolojik savaşta, ya hedef kitleyi imha edersiniz ya da o insanların tüketeceği maddeleri yok etmek suretiyle yok etmiş olursunuz."