19 Mayıs'ta İstanbul için Yunan kurgusu!

Tayyip Erdoğan, AKP'lilere "Ekrem İmamoğlu'nu, adıyla değil 'CHP adayı' diye anın" talimatı vermişti ya, "Yunan medyası" diye bir İnternet sitesini kaynak gösteren AKP'li Esenler Belediye Başkanı, hâlâ "Bu arkadaş" diyor, "CHP adayı" diyor ama Ekrem İmamoğlu demiyor!

İlginç değil mi? AKP'li başkan, İstanbul'u "bir Yunanlı" kazanmışsa neden üzülüyor? İstanbul'da seçimi bir Türk'ün kazanması gerektiğini mi düşünüyor? Öyleyse Binali Bey'in de etnik kökenini soruşturmuş mu?

Öyle ya, Türkiye Türklerin ise tabii ki Türkler tarafından yönetilmelidir. İstanbul da Türkler tarafından yönetilmelidir. O halde, bu belediye başkanı, Tayyip Bey'in etnik kökeni üzerinde de biraz durmak zorunda değil mi?

Anlaşılıyor ki konu, doğrudan Trabzon ile ilgili değildir! İstanbul seçimleriyle ilgili bir istihbarat operasyonudur bu. Çok belli... Maksat oyların yönünü değiştirmektir...

***

Aslında, tek adam sistemini getiren son Anayasa değişikliğini hazırlayan ekipten Cumhurbaşkanı başdanışmanı Mehmet Uçum, "Türk Milleti'nden Türkiyeli Milleti'ne geçiş süreci"nden bahsediyordu. Zaten, Amiral Bristol, işgal günlerinde görüşünü soran İstanbul hükümetine tavsiyelerde bulunurken, "Türkiye, Türkler için demeyiniz! Bu Avrupa ve Amerika'da da kötü etki yapıyor. Tersine! 'Türkiye, bütün üzerinde yaşayanların yurdudur' deyiniz!" diyordu.

İşte AKP, şimdi Amiral Bristol'ün dediğini yapıyor, bu sözü söylüyor! Türkiye'nin sadece Türklerin vatanı olmadığını ileri sürüyorlar. Son olarak Ömer Çelik, "Burası tek millet olarak bizim vatanımızdır. Aynı zamanda Türkmenlerin, Kürtlerin, Arapların vatanıdır. Tüm etnik grupların sığınağıdır." demişti! Böylece Türkiye'yi beş milyon Suriyelinin de vatanı ilân etmiş oluyordu.

Tam 28 yıl önce, Korkut Özal, "Osmanlı Türk dememiş değil mi?" diye konuşunca, toplantıda benim misafirim olarak bulunan Trabzonlu gazeteci Kenan Aydoğdu, "Ne demek istiyorsunuz? Biz de Türk demeyelim mi?" diye sormuş, ortalık karışmıştı. O zamana kadar "milliyetçi" bildiğimiz iki gazeteci, Kenan'ın üzerine yürümüş, ben araya girerek onları durdurmuştum.

***

Tayyip Bey ise İstanbul'da hala neden oy kaybettiklerini sorguluyor. 17 yıldır vatandaşa sayısız hizmetin götürüldüğünü, ancak bunun artık oy getirmediğini söylüyor; "Mideye değil artık kafaya bakacağız. Herkesin midesini doyurduk, ama neticede durum böyle. Karnını doyuruyorsunuz, her türlü ihtiyacını karşılıyorsunuz yine de oy vermiyor" diyor.

Erdoğan, maçlarda, "her şey çok güzel olacak" pankartları açılıyor diye kızarak "ya bu stadyumları biz yaptık biz" diye mantıksız cevaplar da veriyor! Stadyuma girenler, sizinle beraber ıslanmak zorunda mı?

Bu sözler bana, "Mavi Yunan rengidir" diyerek siyaset yasağının devamını isteyince yuhalanan Turgut Özal'ın bozuk bir çehreyle, halka karşı, "Bende mangal gibi yürek ver beee…" diye meydan okumasını hatırlatıyor.

E hani seçimi kazanmıştınız? Şimdi, "Yunan istihbarat operasyonu" gibi duran bir "kurgu"dan neden medet umuyorsunuz?

MİLLİ MERKEZ'İN ÇAĞRISI

Ne yapılması gerektiğini, Milli Merkez adına Hüsamettin Cindoruk söylüyor:

"Cumhuriyetin siyasal kurgusu, 19 Mayıs 1919'da Atatürk ve arkadaşlarının Anadolu toprağına ayak basmaları ile yapılanmaya başlamıştır.

Bu olgunun 100. Yılında Türkiye'ye bir sistem değişikliği oldubittisi dayatılmak isteniyor.

Başkanlık sistemi başarısız, yersiz, gereksiz ve nafile bir dayatmadır. Demokrasimiz açısından ise tehlikelidir.

Yüz yıllık bir devlet sistemi, bir heves, bir deneme düşüncesi ile değiştirilemez. Üstelik milli mücadeleyi kazanarak, parlamenter sistemi kuran Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne yönelik bu dayatma nafile ve tehlikeli bir girişimdir.

Bütün siyaset yapıcılarının iktidar ve muhalefet ayırmadan bir araya gelmeleri, devletimizin geçmiş yüz yılın deneyimlerinden yararlanan, iyileştirilmiş parlamenter sisteme hızla dönmesi gerekiyor."

Yazarın Diğer Yazıları