17 milyar dolara karşılık, Türkiye, kime ne sattı?

Prof. Dr. Korkut Boratav, odatv’ye önemli bir açıklama yaptı ve “2008’in Ekim’i ile 2009’un Mart’ı arasında Türkiye’ye 16,9 milyar dolar kayıt dışı para girdi. Bu para Merkez Bankası’nın iddia ettiği gibi Varlık Barışı’yla izah edilemez. Merkez Bankası ve hükümet, Türkiye’yi ve bankaları bir finansal çöküntüden büyük ölçüde kurtaran bu dış kaynağın nereden geldiğini açıklamak yükümlülüğü altındadır” dedi.
Ardından DP Genel Başkan Yardımcısı ve eski Devlet Bakanı Ufuk Söylemez, Milliyet gazetesine, 1 Ekim 2008-31 Mart 2009 arasında toplam 17.3 milyar dolarlık kaynağı belirsiz kayıtdışı para girişinin olduğunu söyledi
Söylemez, “Bu paranın kara para mı kaçakçılıktan gelen para mı Türkiye üzerinde yapılan bir mali operasyon mu olduğu meçhul. Ya çok fahiş bir bilanço hatası ile ya da Türk ekonomisi veya Türkiye üzerinde farklı amaç ve niyetlerle yapılan büyük bir mali operasyonla karşı karşıyayız. AKP ekonomi yönetimi ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın IMF’ye görünüşte boyun eğmeyen, yüksek perdeden açıklamalarına cesaret ve dayanak verdiğini düşündüğümüz bu sahibi ve kaynağı meçhul para girişlerini, Merkez Bankası süratle ve inandırıcı bir şekilde açıklığa kavuşturmalıdır” dedi.

* * *

Peki Merkez Bankası bilançolarında görünen bu paranın, Türkiye-Suriye sınır şeridinin 49 yıllığına satılması ile bir ilgisi var mıdır?
Türkiye’ye gönderilen bu paranın, Alman basınındaki haberlere göre Amerika’daki hileli iflaslar sırasında İsrail’e kaçırılan 400 milyar dolarla bir ilgisi var mıdır?
İsrail, artık savaşla yapamadığını para ile yapmak yolunu mu tercih etmektedir?

* * *

Yine Milliyet’in haberine göre Rusya Devlet Başkanlığı sözcüsü Natalya Timakova, gelişmekte olan dört büyük ekonomi Çin, Hindistan, Rusya ve Brezilya liderlerinin ay sonunda yapacağı zirvede uluslarüstü bir para birimi fikrini değerlendirebileceklerini açıkladı.
Timakova, “Rusya Devlet Başkanı’nın yeni bir para birimi oluşturulması ve rublenin dünya çapında geçerli rezerv para birimi olarak kullanılması fikirlerinin değerlendirilmesini göz ardı edemem” dedi.
Acaba, bu kaynağı belirsiz paranın, dolar yerine yeni bir rezerv para biriminin gündeme getirilmesinden sonra uluslararası piyasalarda doların değerinin düşmesi ile ilgisi var mıdır?
AKP hükümeti, bu paranın hesabını vermelidir!
Türkiye, kaynağı belli olmayan bir para ile boyunduruk altına mı alınıyor?

* * *


“AKP” mi dedim; Başbakan “Bizim partimizin kısaltılmış adı AK Parti’dir, AKP değil. AKP diyenler, ne yazık ki demokratik noktadaki etik kurallara uymadan, siyasi etiği hiçe sayarak, bunu edep dışı söylemektedirler, bu kadar açık ve ağır söylüyorum” diyor!
Kendisinin edebi, bu sözleri söylemeye müsait!
Ancak ben AKP’nin “ak” olmadığını, hatta ABD’den gönderilen, CFR kaynaklı, karanlık ve gizli bir memorandumun program haline getirilmesi ile kurulmuş bir parti olduğunu 26 Ağustos 2001 tarihinde belgesiyle ispat ettiğim ve 8 yıldır bu konuda en küçük bir cevap alamadığım için edepsizliği üzerime almıyorum.
Milli ahlâktan yoksun olanlar düşünsün!

* * *


Şimdi de Korkut Boratav ve Ufuk Söylemez’in bahsettiği paranın ak mı kara mı olduğunu soruyorum?
Bu sorunun cevabı verilsin ki, ak koyun kara koyun belli olsun!
AKP grubunda, milletvekillerini “Bu tasarı ge-çe-cek” diye azarlamanın bir sebebi olmalı!
Sanki Türkiye’nin en acil meselesi imiş gibi mayınlı araziyi 49 yıllığına yabancılara devretmek için tasarı hazırlanan bir ülkenin Merkez Bankası kayıtlarında, aynı günlerde, 17 milyar dolarlık bir para görünüyorsa, bunun kaynağını sormak her Türk vatandaşının görevidir.

Yazarın Diğer Yazıları