17 Ağustos'u da medya yaptı zaten!

Türkiye'de siyasi iktidarlar veya günümüzde tek adamın yardımcıları, kendilerini gerçeği ters yüz etmekle görevli sayıyor! Ordu'daki felaketi, medya olduğundan daha büyük gösteriyormuş! Buna TRT de dahil mi acaba? Öyle ya onlar da haberleri görüntülü verdi.

"17 Ağustos depremini de medya yaptı" deseler, inanmasa bile propagandasını yapacak kitle var nasılsa!

Oysa bu tür felaketler bugün Ordu'nun yarın bütün Türkiye'nin hatta bütün dünyanın başına gelebilir. Çünkü küresel bir iklim değişikliğinden söz ediliyor.

Fakat Doğu Karadeniz'deki felaketler, iklim değişikliğinden değil, sahil yolunun, doğal dengeyi bozmasından, köprülerin sağlam zemine kurulmamasından ayrıca dere yataklarına konut yapılmasından kaynaklanıyor. Bunu itiraf etmek o kadar zor mu?

***

İklim değişikliğinden doğan afetler ise güvenlik sorunu olarak değerlendiriliyor? Nerede mi? Pentagon'da!

2003 yılında, Pentagon'da hazırlanan bir raporda, "küresel iklim değişikliği ABD için küresel terörizmden daha tehlikelidir" deniliyordu. Çünkü terörizmi kontrol edebiliyor hatta El Kaide, IŞİD, FETÖ, PKK/PYD gibi terör organizasyonlarını yönlendirerek kendi kara kuvvetleri gibi kullanabiliyorlar. Fakat iklim değişikliğinden doğabilecek felaketleri yönlendirme şansları şimdilik yok. Yapabilecekleri tek bir şey var, küresel bir felaket durumunda, dünyanın nispeten sakin kalacak bölgesine kendi nüfuslarını taşımak!

Bu konuda Türkiye'de millî güvenlik açısından yapılmış tek bir inceleme var.

Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen, 10 yıl önce Genelkurmay bünyesinde kurulan Stratejik Araştırma ve Etüt Merkezi SAREM için bir çalışma yapmış. Raporun başlığı, "İklim Değişikliği ve Türkiye'nin Güvenliğine Etkileri" şeklinde...

Raporun önemli bir bölümünde ise "İklim Değişikliği Nedeni ile Orta Doğu Coğrafyasında Ortaya Çıkabilecek Jeopolitik İstikrarsızlıklar" da ele alınıyor.

Orman Bakanlığı'nın da konu ile ilgili strateji belgesi var ama konu bir millî güvenlik meselesi olarak görülmediği için henüz devlet iklim değişikliği karşısında şu anda sadece seyirci durumunda.

***

Irak kadar dik duramıyorsunuz!

İkinci konu ise ABD'nin İran'a yaptırımları!

Irak Dışişleri Bakanlığı, ABD'nin İran'a uyguladığı yaptırımları reddettiğini açıkladı. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ahmet Mahcub, büyük zararlara yol açacak herhangi bir ülkeye yapılacak ambargoyu reddettiklerini belirterek, dünya toplumunu ABD'nin bu girişiminden caydırmak için baskı yapmaya çağırdı.

Türkiye ise bakın ne yaptı?

Rahip/ajan Brunson krizini çözmek, ABD yönetiminin aldığı yaptırım kararlarını görüşmek üzere ABD'ye giden Türk heyeti bu konuda bir sonuç alamadı. Üstelik ABD, 15 tutuklu vatandaşının listesini vererek tamamının serbest bırakılmasını istedi. Türk heyetinden de taahhütname imzalamalarını istedi. Bu sebeple görüşmelerden bir sonuç alınamadı.

Bu arada ABD Hazine Bakanlığı'nda yapılan görüşmelerde Türk tarafı ABD'den, İran'a yönelik başlayacak petrol ve doğal gaz yaptırımlarına karşı, Türkiye'ye İran'la mevcut kontratlar çerçevesinde "ayrıcalık" tanınmasını istedi!

***

Fransa, İngiltere ve Almanya tarafından yapılan ortak açıklamada ise AB hukuku ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı uyarınca İran ile meşru ticaret yürüten Avrupalı firmaları koruma konusunda kararlı olunduğu bildirildi.

Böyle denilse de Avrupa'nın büyük şirketleri, İran'ı terk etmeye başladı.

Rusya ise kendine yönelik yaptırımların hukuk dışı olduğundan bahsediyor ama İran'a petrol ve doğal gaz yaptırımı sebebiyle kendi üretimini artırıyor. Yani fırsatçılık yapıyor. İran da bundan şikâyetçi!

Kısacası birçok ülke Amerikan işgali yaşamış ve işgal kuvvetlerinin anayasası ile yönetilen Irak kadar dik duramıyor!

Yazarın Diğer Yazıları