14 Mayıs nasıl kurgulandı?
Küreselleşme ideolojisinin yayın organı olan İngiltere merkezli The Economist dergisi, 6-12 Mayıs tarihli sayısı, "2023'ün en önemli seçimi" başlıklı bir kapak tasarımı ile yayınlandı
Economist editörleri, kapakta "Türkiye ve demokrasinin geleceği" alt başlığını kullandı. Yine aynı kapakta, Türk bayrağı, "Erdoğan gitmeli", "Demokrasiyi kurtarın" ve "Oy verin" yazan çıkartmalar bulunuyor.
The Economist dergisi, muhalefet zaferinin demokrasi için bir zafer olacağını belirterek, "Biz Kılıçdaroğlu'nun Türkiye'nin bir sonraki Cumhurbaşkanı olmasını destekliyoruz" dedi.
***
The Economist'in kapaktan verdiği bu mesajlara, doğal olarak AKP sözcüleri ve AKP medyası, anında tepki gösterdi.
Cumhur İttifakı adına, Anayasa'ya aykırı olarak üçüncü defa Cumhurbaşkanı adayı olan ve adaylığı Yüksek Seçim Kurulu tarafından kabul edilen Tayyip Erdoğan da "Küresel güçlerin operasyon aygıtı olan dergilerin kapaklarıyla iç siyasetimizin yönlendirilmesine, millî iradeye parmak sallanmasına izin vermeyeceğiz." dedi.
***
The Economist'in mesajı "ters operasyon" olarak yorumlanabilir yani "Erdoğan gitmeli demeleri Erdoğan'ın kalmasına hizmet etmek içindir. Zira Türkiye genel olarak küresel projelere tepki gösterir" denilebilir ama o projelerin sahipleri, bugüne kadar hedeflerini açık açık ortaya koymaktan çekinmediler. Öyle ki bütün hedeflerini The Economist dergisinde ilan ettiler.
The Economist dergisinde, yaşanacağı ilan edilen olayların birer "gelecek öngörüsü" değil "proje" olduğu, yaşanan olaylarla kanıtlanmıştır.
Mesela, Dünya Ekonomik Forumu Başkanı Klaus Schwab, son Davos toplantısını "Geleceğin Efendisi Olmak" çağrısıyla açtı. Elon Musk ise "DEF/Davos nasıl bir şeydir? Dünyanın patronu olmaya mı çalışıyorlar?" diye cevap verdi... Zaten Klaus Schwab, "Dünyanın artık Amerika gibi süper güçler tarafından yönetilmeyeceğini" de söyledi.
Schwab, ayrıca Chicago Küresel İlişkiler Konseyi'nde yaptığı konuşmada "Dördüncü sanayi devriminin yol açacağı şey, fiziksel, dijital ve biyolojik kimliğimizin bir birleşimidir" demişti... Yani uzaktan kumandalı dijital insan...
Schwab, "Dördüncü Sanayi Devriminin Geleceğini Şekillendirmek" adlı kitabında da "yeni teknolojilerin, yetkililerin, zihnimizin şimdiye kadarki özel alanına girmesine, düşüncelerimizi okumasına ve davranışlarımızı etkilemesine izin vereceğini" de açıklamıştı...
***
Bu verilere göre The Economist ters operasyon filan yapmıyor! Gerçekten ne olmasını istiyorsa onu yazıyor... Peki ama başında İngiltere Kralı 3. Charles varmış gibi görünen, aslında Rotschild tasarımı olan bu yeni dünya düzeninde ABD nerede duruyor?
Bilindiği gibi bugünkü ABD Başkanı Biden, 2019 yılı Aralık ayında, "Erdoğan'ı darbeyle değil, seçimle değiştireceğiz. Bunun için muhalefeti desteklememiz yeterli" demişti ama aradan üç yıldan fazla zaman geçti, muhalefeti desteklemek adına kılını bile kıpırdatmadı!
Öyleyse, dünyanın ABD gibi süper güçler tarafından değil, kendileri tarafından yönetileceğini söyleyenler, Türkiye'de Kemal Kılıçdaroğlu'nu destekliyorsa, ABD'de Elon Musk'ın temsil ettiği yapı, Tayyip Erdoğan kalsın mı istiyor?
***
Tabii Biden'ın da küresel projelere hizmet etmesi, kafa karıştırıyor ama ABD isteseydi, Zarrab'ın rüşvet belgelerini açıklar, 14 Mayıs'ta şimdiki tercihe zorlanmazdık...
İngiltere ile ABD arasında kalmak, "40 satır mı istersin, 40 katır mı?" sorusuna cevap vermek gibidir...
Ben, bir Türk olarak Türk Milleti'nin ve insanlığın geleceğiyle ilgileniyorum. Bir gazeteci olarak da durum tespitini objektif yapmak sorumluluğu taşıyorum...
İki ittifak da "1921 Anayasası"nda mutabık... PKK ve Abdullah Öcalan da bunu savunuyor. ABD, 150 yıldır "Türksüz bir Türkiye" tasarlıyor zaten. Milliyetçi partiler bu işi neresinde peki? Küresel projelerin neresindeler? Halkı uyaran kaç kişi var?
Kısacası 14 Mayıs; sonuç ne olursa olsun, küresel projeler yürüyecek şekilde planlandı! Çözümün başlangıcı, bu durumu anlamaktır!