12 Eylül ve 28 Şubat’ın kazananı kim?

Tayyip Erdoğan ve diğer AKP sözcüleri, “milletin çeşitliliğine dayanan” yeni bir Anayasa yapabilmek için yine aynı taktiği uyguluyor ve 1982 Anayasası’nın darbe anayasası olduğu fikrini işliyor. Oysa 1982 Anayasası, 1924 ve 1961 Anayasalarındaki devletin kuruluş felsefesine bağlı kalmıştır. AKP’nin değiştirmek istediği, devletin kuruluş felsefesini gösteren ve “değiştirilmesi teklif dahi edilemez” denilen ilk dört madde ve başlangıç ilkeleridir.

AKP, FETÖ’nün tam destek verdiği, Fetullah Gülen’in “gerekirse mezardakileri kaldırıp oy verdirin” dediği 12 Eylül 2010 Anayasa değişikliği sırasında da 12 Eylül’den hesap sorulacağı gerekçesini kullandı... 12 Eylül 1980 darbesinin soldaki ve sağdaki mağdurları, özellikle işkence görenler, “12 Eylül’cülerden hesap sorulacak” diye bu referandumu destekledi... Böylece yüksek yargı, FETÖ’nün eline geçti...

Yani 12 Eylül öcüsü göstererek, Anayasa değişikliği yapmak “ölümü gösterip sıtmaya razı etmek” gibi bir yöntemdir.

***

AKP’nin “milletin çeşitliliğine dayanan Anayasa” ile kastı, etnik farklılıkların Anayasa’da belirtilmesi olsa gerek... Böyle bir girişim, Türkiye’nin Yugoslavya modeline göre yeniden kurulmasını gerektirir!

Eski MHP milletvekili Şevket Bülent Yahnici, Erdoğan’ın bu niyet beyanına karşı, " ... ‘milletin çeşitliliğini yansıtan Anayasa’ ne demek? ‘Tek Millet’ mi? ‘Çeşit çeşit millet’ mi?” diye sordu...

Yahnici, KRT’de İnan Demirel’in sorularını cevaplandırırken, 12 Eylül ve 28 Şubat ile ilgili olarak, “Hem 12 Eylül’ün hem 28 Şubat’ın kazananı AKP’dir. En çok şikâyet ettikleri 12 Eylül ve 28 Şubat olmasaydı AKP olmazdı! Devlet Bahçeli olmasaydı da AKP iktidarı olmazdı o ayrı bir şey ama AKP, 28 Şubat’ın ürünüdür...” dedi.

28 Şubat konusunda Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan’a hitaben “28 Şubat sen Başbakan olasın diye yapıldı. Hakkını verelim, rahmetli Erbakan millîciydi. Kendi ülkesinin çıkarlarını savunurdu. Sen ise kendi ülkenin çıkarlarını pazarlayan birisin” demişti.

Devlet Bahçeli de “Olan maalesef rahmetle andığımız merhum Necmettin Erbakan Bey ve arkadaşlarına olmuştur. AKP’nin bir 28 Şubat yapımı, klasiği, sürümü ve imalatı olduğu şüpheye yer bırakmayacak kadar net ve berraktır” diye konuşmuştu.

***

Eski CHP milletvekili Kemal Anadol ise Veryansın tv’deki yazısında Milton Friedman’ın neoliberal görüşlerinin önce Pinochet tarafından Şili’de, sonra Ronald Reagan tarafından ABD’de ve Margaret Thatcher tarafından İngiltere’de uygulandığını belirttikten sonra, “Gelelim ülkemize… 12 Eylül 1980 darbesinin gerekçesi anarşi, terör filan değildir. Anarşi ve terörü önlemeyen ve darbe ortamını gerçekleştiren Sıkıyönetim Komutanı NATO generalleridir. 12 Eylül’ün gerekçesi 24 Ocak kararlarını yaşama geçirmektir! Türkiye’deki Kenan Evren modeli, Şili’deki Pinochet modelinin ikiziydi. Evren cuntası Turgut Özal’ı darbe hükûmetinin Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcılığı’na atamıştı. Artık işçilere, memurlara, üreticilere, esnafa özetle dar gelirlilere kara günler görünüyordu. (...)

Sözü uzatmaya gerek yok. 21 yıldır da ülkeyi İhvan sosuna bulanmış neoliberal bir iktidar ve tek adam yönetiyor. Cumhuriyet hükûmetlerinin çok zor koşullar içinde millîleştirdiği ne varsa bu iktidar hepsini babalar gibi sattı, satıyor. (...)

Özetle 12 Eylül 1980 günü yapılan darbe, 2023 Türkiye’sinde yaşıyor! Milton Friedman’ın hayaleti üstümüzde dolaşıyor. Onun dublörleri ise halkı yönetiyor, yaşamını cehenneme çeviriyor!” dedi.

***

Kısacası, AKP iktidarı, 12 Eylül’ün dirisinden de ölüsünden de nemalanıyor!

Yazarın Diğer Yazıları