10-15 sene sonra Gül’ün Türkiyesi!
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Yıldız Teknik Üniversitesi’nin 2010-2011 akademik yılının açılış töreninde yaptığı konuşmada, “Üniversiteler sadece eğitim veren kurumlar haline gelirse, o zaman bilgiyi ve teknolojiyi transfer eden bir ülke olarak kalmaya devam ederiz. Halbuki üniversitelerimiz bilgi ve teknoloji üretmeli ve ürettiklerimizi de başkalarına transfer etmesini bilmeliyiz” dedi.
Gül, “Vakıf üniversitelerinin çoğalması ve onların da iddialı bir şekilde eğitim hayatına girmesiyle devlet üniversiteleri ve vakıf üniversitelerinin yarattığı ayrı bir rekabet ortamı da söz konusu oldu” diye konuştu.
Acaba öyle mi? Yahut rekabet hangi konularda?
* * *
Mesela İstanbul Üniversitesi, bilgi ve teknoloji üretmek konusunda değil ama “Dinlerarası Diyalog” konusunda gerçekten vakıf üniversiteleri ile rekabet içine girmiş bulunuyor. “Diyalog” denildiğine de bakmayın. Burada esas olan Hıristiyanlığın ve Bizans kültürünün yeniden Anadolu’da diriltilmesidir.
İşte örneği:
İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ile Avusturya Başkonsolosluğu, “Viyana-İstanbul 2010: İnanç ve Kültürlerin Türkiye’deki kesişimi” konulu bir toplantı düzenledi. Toplantı, birinci gün İlahiyat Fakültesi’nde sonraki günler Avusturya Başkonsolosluğu’nda yapılacak.
Avusturya Başkonsolosluğu’nda 12 Ekim’deki “İstanbul: Kültür ve Dinlerin Kesişim Noktası. Hıristiyan Kiliselerinin Türk Kültür ve Toplumuna Dünden Bugüne Katkıları” konulu panel programı aynen şöyle;
09:00-12:00:
Başkonsolos Paul Jenewein ve Dr. Johann Marte tarafından Açılış ve Hoş geldiniz Konuşması
Dr. Franz Kangler’in Sunumu: “Türkiye’deki Hıristiyanlar: Hıristiyanlığın Beşiğinden Küçük bir Azınlığa..” (Çalışma Başlığı)
Patrik I. Bartholomew’in ifadeleri
İstanbul’daki (ve Mardin) çeşitli Hıristiyan Kiliselerinin sunumları
Çarşamba günü da aynı yerde toplantıya devam ediliyor:
09:00-12:00:
Başkonsolos Paul Jenewein ve Dr. Johann Marte: Açılış ve Hoş geldiniz Konuşması
Avusturya Bilimler Akademisi Bizans Çalışmaları Enstitüsü tarafından Sunumlar:
Dr. Christian Gastgeber: “Avusturya Milli Kütüphanesinin Bizans İmparatorluğu Hazineleri.”
Dr. Ekaterini Mitsiou: “Konstantinapol’deki Rahibeler: Bizans Kadın Manastırlarının İzini Sürmek.”
Dr. Johannes Preiser-Kapeller: “Ostarrichi’den Boğaziçi’ne: Münasebetleri gözden geçirmek”
(Moderatör: Dr. Christian Gastgeber)
Diyalogdan bahsediyorlar ama yapılan iş İlahiyet Fakültesi organizasyonu ile tam bir Hıristiyanlık propagandası!
Ne güzel bilgi ve teknoloji çalışmaları bunlar, öyle değil mi? Üstelik, birinci gün toplantıda, Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı sunumundan sonra ve cevaben Avrupa ve Uluslararası İşler Bakanlığının Avusturya Federal Bakanlığına bağlı “Bilimsel ve Teknolojik ve Üniversite İşbirliği” Bölüm Başkanı, Büyükelçi Dr. Michael Weninger’in değerlendirmesi de var!
Herhalde Bizans bilgi ve teknolojisinden bahsedecek!
* * *
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, konuşmasında Türkiye’nin, çok büyük bir değişim ve çok büyük bir hamle içerisinde olduğunu ifade ederek, “Şuna Cumhurbaşkanı olarak açıkça inanıyorum; Türkiye 10-15 sene sonra, bugünkünden çok daha farklı olacaktır” ifadelerini de kullandı.
Gerçekten de okurumuz Yusuf Saka’dan dün naklettiğimiz gibi “Amerika ve NATO, Türkiye’ye yönelik gizli siyasi planlarının tamamını adım adım uyguluyor. Batı’da Türkiye’ye biçilen ömür 10-12 yıl...”
Çünkü bahsedilen değişim böyle devam ederse, Türkiye diye bir ülke kalmayacak.