Çözüm sürecinin sancılı bir dönemden geçtiği görülmektedir. Teröristbaşıyla yapılan görüşmelerden istenen sonuç alınamamıştır. Teröristbaşının diyalogdan müzakereye geçişi isteyerek artık görüşmelerin yeni bir formatta yapılması yönündeki açıklamaları, müzakereyi doğrudan hükümetle yaparak kendisine ayrı bir statü kazandırmayı ve şartlarını da iyileştirmeyi hedeflediği şeklinde anlaşılmaktadır.
Terör örgütlerinin, yapılan mücadele sonucunda askeri alanda zayıflama temayülü gösterdiğinde, mücadeleyi siyasi alana çekmeye teşebbüs ettikleri bilinen bir gerçektir. Mücadelenin kendi aleyhine geliştiği bir dönemde, verdiği çözüm olabileceği sinyalleriyle, yönetimi bu yola doğru yönlendirdiği düşünülebilir. Ayrıca çözüm sürecinin, terör örgütünün, mevcut şartlar itibariyle, terör eylemlerine ısrarla devam ederek hedefe ulaşmasının sonuç vermeyeceğini ve artık konunun siyasi platforma taşınacak kıvama geldiğini hissetmesinden sonra gündeme gelmesi de dikkat çekicidir.
***
Uzun süredir üzerinde çalışıldığı söylenen demokratikleşme paketinin, her ne kadar aksi söylenmeye çalışılsa da, çözüm süreciyle doğrudan bir ilişkisinin olduğu, hatta onun bir parçası olduğu yadsınamaz. Esas amacın, terörü sona erdirmek ve terörden aldığı destekle, Kürtçü/bölücü siyasetçiler tarafından etnik temelde tahrik edilen insanları tatmin edebilmek için bazı adımların atılması olduğu söylenebilir.
Ancak bilindiği kadarıyla demokratikleşme paketi adı altındaki düzenlemelerin önemli bir kısmının, anayasal, yasal ve idari tedbirlerle yürürlüğe konmasının Türk Milleti’nin büyük bir çoğunluğu tarafından kabul görmesi mümkün görülmemektedir. İşte bu nedenle paketin içine, Alevileri tatmin edebilecek, başörtüsü hassasiyeti olanları memnun edebilecek ve diğer sosyal konuları da dahil ederek tepkilerin önlenmesinin, en azından hafifletilmesinin düşünüldüğü kıymetlendirilebilir. Bu kapsamda, toplumun diğer kesimlerine hitap edebilecek hususların ve bazı demokratik düzenlemelerin de pakete konması suretiyle, konunun çözüm sürecine yönelik olmadığının gösterilmeye çalışıldığı, bir noktada, son yapılan anayasa değişiklik paketinde olduğu gibi, yargıyı düzenlemek için diğer konuların da pakete dahil edilmesine benzetilerek kamuflaj stratejisinin uygulandığı ifade edilebilir.
***
Demokratikleşme paketinin içinde ne olduğu tam olarak bilinmemektedir. Paket kamuoyuyla paylaşılmamış, siyasi partilerle görüşülmemiş, bilindiği kadarıyla sadece iktidar partisi tarafından oluşturulmuştur. Ancak muhtemel tepkiler göz önünde tutularak, toplumun hassasiyetlerini gidermek ve toplumu buna hazırlamak için çalışmalar yapıldığı ve bu nedenle geciktiği anlaşılmaktadır. Diğer bir deyimle, toplumun hazmetmesinin yollarının arandığı ve yönetimin zor bir dönemeçte olduğu hissedilmektedir.
Ancak bilinmesi gereken en önemli husus, bölücübaşını, Kürtçü/bölücü siyasetçileri ve kanaat önderlerini tatmin etmenin mümkün olamayacağıdır. Bugüne kadar çeşitli uygulamalarla verilen tavizlerin bir fayda getirmediği, tavizlerin yeni tavizlere yol açtığı aşikârdır. Bölücülerin nihai hedeflerine kadar salam taktiğiyle isteklerine devam edecekleri de bir gerçektir. Bu nedenle atılacak adımlarda dikkatli ve ihtiyatlı olunması gerekmektedir.
***
Getirilecek hiçbir düzenlemenin mevcut anayasaya ve onun ruhuna aykırı olamayacağı bilinmelidir. Anayasanın başlangıç hükümlerini, değiştirilemez maddelerini, milletvekili yeminini, cumhurbaşkanı yeminini, milli devlet yapımızı, milli ve kutsal değerlerimizi, Milli Eğitim sistemini ve Türklük ifadelerini dikkate almayan uygulamalar yapılamaz. Terör örgütünün, onu destekleyenlerin ve yandaşlarının bugüne kadar yaptıkları ve halen de yapmaya çalıştıklarının üstü örtülemez. Türk Milletinin büyük bir çoğunluğunu rencide edecek hiçbir teşebbüste bulunulamaz.
Temennimiz, bir müddet sonra açıklanacağı ifade edilen pakette, bu endişelerimize meydan vermeyecek bir durumla karşılaşmamızdır. Andımızdan dahi rahatsız olan bir kesimin, “yetmez ama evet” deyip, isteklerine devam edecekleri de bilinmelidir.
