Zavallı öğretmenler
Amerika’da bir üniversitede, profesör derse şöyle başlamış:
- “Düşünün ki bugün dünyanın son günü. Yarın bu saatte her şey bitecek. Kurtuluş şansınız yok. Bugün ne yapardınız?”
Bütün öğrencilerden birçok değişik cevap gelmiş:
- İbadet eder, Tanrıdan günahlarımı affetmesini dilerdim,
- Tüm sevdiklerimle vedalaşırdım,
- Ailemle zamanımı geçirirdim,
- Anneme veya babama giderdim,
- Arkadaşlarımla yarım saat eski günlerdeki gibi basket oynardım,
- Barbekü partisi yapardım,
- Sevgilimle son ana kadar sevişirdim,
- Tüm sevdiğim yemekleri son bir defa yerdim.
- Yatar uyurdum.
- Ormanda son defa dolaşırdım,
- Güneşin doğuşunu ve batışını son defa seyrederdim.
- Akşam yıldızları seyrederdim.
- En sevdiğim yemeği hazırlar, sevdiklerimin hepsini akşam yemeğe davet ederdim.
- Piknik yapardım,
- Hayatta en çok gitmek istediğim yere gider, orda ölümü beklerdim,
- Jet uçağına binerdim,
- Üzdüklerimi arar, özür dilerdim, beni affetmesini isterdim
-Ve daha birçok benzeri şey...
Hoca bütün hepsini tahtaya yazmış. Sonra gülerek;
-Çocuklar, bunları yapmak için dünyanın son günü olması şart mı?
Geçen hafta Öğretmenler Günü’ydü.
Radyoda, gazetelerde ve televizyonlarda sadece öğretmenler vardı.
Onların dertleri, onların zor durumda oldukları, onların geçim sıkıntısı çektikleri ve öğretmenlerle ilgili abuk sabuk bir yığın istatistik.
100 öğretmenden sadece 4’ü sinemaya, yine 100 öğretmenden 2’si lüks lokantaya gidiyormuş!
Daha yüzlerce anket konusu.
10 öğretmenden 2’sinin evi olduğu, birinin iki evinin olduğu...
Saç baş yolduracak anketler.
Hepsinde ortaya çıkartılan ortak çizgi: Zavallı, âciz ve karnını dahi doyuramayan öğretmenler.
Yılda bir kez hatırlanan öğretmenler için çizilen tablo hep göz yaşartacak türden.
İyi de burası Türkiye.
Burada aynı kaderi bankacı da, postacı da, polis memuru da yaşıyor.
Taşeronlaştırma ile asgari ücret gibi karın bile doyurmayan bir rakama çalıştırılan yüz binlerce postacı, mesai saati ile bayramı tatili olmayan polisler?
Hepsinin durumu içler acısı.
70 milyonluk ülkenin yarısına yakını öğretmenlerle aynı kaderi yaşıyor.
Hal böyle olurken sırf malzeme olsun diye yılda bir kez hatırlanan öğretmenleri bu kadar âciz göstermenin anlamı nedir?
Madem öğretmenlerimizi bu kadar seviyoruz neden onları ticari bir proje olan o gün hatırlıyor ve seviyoruz.
Bizleri yarınlara hazırlayan bu insanları hatırlamak için illa o günü mü beklemek gerekiyor?
1 liralık kır çiçeği alıp götürmek için illa medyanın âciz ve zavallı öğretmen profili çizmesini mi beklemek lazım.
Mağazalarda kravat kalmadı. Bazı vurguncular 10 liralık kravatı 50 liraya sattılar.
Çünkü bugün Öğretmenler Günü.
Zavallı öğretmenlerin o saçma sapan hediyelere çok ihtiyacı var (!)
Tıpkı her gün hatırlayıp elini öpmemiz gereken annelerimizi yılda bir kez hatırlatan sistem gibi maalesef öğretmenlerimizi de ekonomik tuzağa kurban ediyoruz.