Zaruri bir açıklama...
Bazı medya organlarında, “Kürt Açılımı” konusunda AKP “Siyaset Akademisinde” konferans verecekler arasında ismime de yer verildiğini gördüm. Haberlerde, şahsıma davetiye gönderileceği de bildiriliyor.
Bugüne kadar böyle bir davetiye almadım. Esasen davet edileceğime de hiç ihtimal vermedim. Böyle düşünmemin sebebi, AKP’nin bölücü terörle ilgili siyasetine, duran kanın yeniden akmasına ve ülkemizin hızla bölünme ortamına sürüklenmesine şiddetle karşı çıkmam değildir. Zira AKP kaynaklı bu medya haberlerinde, karşı görüştekiler kontenjanından davet edileceğim belirtilmektedir.
İhtimal vermeyişim, böyle bir daveti tereddütsüz reddedeceğimiAKP’nin bilmesi gerektiğini düşündüğüm içindir. Defalarca yazdım, Polis Akademisinde toplanan “Strateji hazırlama çalıştayı” nda, “Kürt açılımı” projesinin, AKP’ye ait gibi görülmemesi için, bütün partilerle, sivil toplum örgütleriyle ve kanaat önderleriyle görüşerek topluma maledilmesi kararlaştırılmıştı. Bu amaçla yapılan görüşmelerde, muhataplar dolgu malzemesi yapılarak, merhametsizce istismar edilmiştir.
Yine Başbakan’ın “Kürt Açılımı” sürecinin 2002’den itibaren başlatıldığını söylemesi, paketin çok önceden belirlenip uygulamaya konulduğunu göstermektedir.
Nitekim Hükümetin kamuoyuna bu görüşmelerin sonucuymuş gibi sunduğu 26 maddelik paketin tamamı, PKK-AB-ABD isteklerinden oluşmaktadır. İncelendiğinde, millet bütünlüğüne ırkçı bir zihniyetle bakıldığı, bir etnisiteye “millet” kimliği inşasına çalışıldığı görülecektir. Bu yolun toplum kesimlerini birbirine yabancılaştırıp ayrıştırarak, Allah korusun iç çatışmayı şiddetle körükleyeceği niçin görülmek istenmemektedir?
Üstelik “Açılımın” bu 26 maddelik bölümü, “Kısa” vadeye ait kimlik taşlarından oluşmaktadır. Bunun bir de orta ve uzun vadeli olanı var ki, bunların gereği yapıldığında, ne milli devletten, ne tek milletten, ne de Türk Milletinin bin yıllık egemenliğinden bahsedilebilir.
Bir kitabımızın adı “Göre Göre Kapana Düştü Türkiyem” dir. AKP patronları müsaade ederlerse, cürüm ortaklığı denebilecek böylesine kirli ve utanç verici bir tuzağa düşmeyelim. Zira bu hal, gaflet ve dalaletle de izah edilemez.