Zagros Jet ve eski bir dert!
Gazetelerde Kuzey Irak’ın ilk havayolu şirketinin Türkler tarafından kurulduğu haberini okuyunca nedense hiç şaşırmadık.
Şaşırmadık çünkü biz bunun olacağını tâ 2004 senesinde gazetemizde yazmış, bir yıl sonra(6.12.2005) bir vesile ile tekrar hatırlatmıştık. Merak edenler bu hatırlatmayı Açık İstihbarat Sitesinde okuyabilir.
Evet, biz, “Kürt Havayolları Türkiye’de büro açacak, Irak’ın kuzeyine seferlere başlayacak” demiştik. Bu işin içinde Türklerin bulunduğunun da altını çizmiştik. Biz o gün Irak’ın kuzeyindeki Kürtlerle görüşmüştük. Onlar da bize Türk yetkililerin, “Biz devlet olarak bu işe evet diyemeyiz, siz en iyisi bu amacınızı Türkiye’deki sivillerle gerçekleştirin” aklı verdiklerini ve şu anda kendilerinin işte bu görüşmeleri yaptıklarını söylemişlerdi.
İşin tuhafı 2004’lerde de AKP bugün yaptığını yapmış, işin içinde, hem de merkezinde olduğu halde bu haberleri hem Dışişleri hem MİT kanalıyla yalanlamıştı. Oysa aynı şahıslar bize, “Irak’ın kuzeyinde MİT Müsteşarı Emre Taner’le görüştüklerini ve kendilerine Türkiye’deki Kürtlerle Türkiye Cumhuriyeti devleti arasında arabuluculuk yapabileceklerini önerdiklerini” söylemişti. Biz ise o günlerde yazdığımız o iki yazıda, “Barzani’nin Türkiye’nin içişlerine resmen karıştığını” söylemiştik. Tabii bu da resmen inkâr edildi. Lâkin “resmen inkâr edilen” her şey kısa bir süre sonra bir bir “resmen ortaya çıkıyor” du.
Meselâ Barzani’nin Türkiye’deki Kürtlere “vatandaşlık” verdiği ve Güneydoğudaki pek çok gence burs vererek Irak’ın kuzeyindeki üniversitelerde okuttuğu belgelerle ortaya çıkmıştı.
Tuhaflıklar birbirini kovaladı. Amerikalı yetkililer, özellikle de Adana’daki ABD konsolosu bölgeden çıkmıyor, “Irak’ın kuzeyi ile Güneyoğu’nun bir bütün ekonomik bölge” olduğunu, olması gerektiğini, bunun Türkiye için çok büyük yararlar sağlayacağını söyleyip duruyordu. Bu söylem bir “Telkin” di. Tabii biz o zamanlar Erdoğan’ın Büyük Ortadoğu Projesi Eş Başkanı olduğunu bilmiyorduk. Artık Güneydoğu ile Irak’ın kuzeyindeki “Ekonomik bütünlük” bir “siyasi bütünlüğe” doğru evrilmek üzere.
Hatta buna Suriye’nin kuzeyi de dâhil edildi ve sınırımızda “Büyük Kürdistan Bayrağı” dalgalanmaya başladı bile. PYD lideri artık başka bir ülkenin temsilcisi gibi Türkiye’ye geliyor, Türk yetkililerle görüşüyor. Hatta Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı dahi Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı tarafından makamında ziyaret ediliyor, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı ise Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığına “İade-i ziyarette” bulunuyor.
2004 yılında Barzani, “Biz burada bağımsız bir devlet kuruyoruz, 2007 yılında ise Kerkük Kürdistan’a ait olacak” diye resmen söylemişti. Kerkük işte o gün bugündür sahipsiz. Bütün liderleri katlediliyor, devletin hiçbir kademesinde bir Kerküklü istihdam edilmiyor.
Mısır’da olanlar için gün 24 saat mesai yapan ve Suriye’nin içini iki eli ile birlikte karıştıran Ankara’da ise Kerkük’le ilgili küçük harfle bile konuşan yok.
Ayıptır söylemesi amma 2004 yılında söylediklerimiz maalesef nasıl gerçek oldu ve sizler bize değil de “Yok böyle bir şey” diyen Erdoğan ve ekibine inandı iseniz, korkarız bugün söylediklerimiz ve Erdoğan’ın “Yok böyle bir şey” diyerek sizi bize değil de kendine inandırdığı gidişat yarın işte öyle gerçek olacak...
Havayollarını adı Zagros imiş.
Zagros, evet, bir dağ silsilesi. Tamam, amma aynı zamanda Zagros, Asurca’da Kürdistan demekmiş. PKK, uçakları düşürmek ve tankları vurmak için ürettirdiği özel silaha da Zagros demiş, o silahla Tunceli’de büyük bir katliam yapmış, yeşil sahada maç yapan güvenlik güçlerimizi şehit etmişti.
Yani Zagros Türkiye’den bakıldığında sessiz bir dağ gibi görünse bile hiç de mâsum değil.
Adamlar her adımı öyle inceden hesaplamışlar ki, sıfatları ve kavramları bile tarihi bir köke dayandırıyor. Üstelik Türkiye’yi yönetenlerin köklere kibrit suyu döktüğü bir dönemde oluyor bütün bunlar...