Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Yumrukla muhalefeti sindirmek!

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na korkunç bir linç girişimi yapılır. Şehit cenazesi için gittikleri yörede CHP'liler linç edilmekten mucize mukabili kurtulurlar. Durum yargıya taşınır ve bu linç girişimine katılanların tamamı serbest bırakılır.

İşin daha da garibi;

- Televizyonlarda linç girişiminin CHP'nin kendi kendisine yaptığı bir provokasyon olarak değerlendirilmesidir,

- Linç girişimine katılarak Kılıçdaroğlu'na yumruk atan şahsın elinin etkin ve yetkin kişilerce öpülmesidir,

- Televizyona çıkan kökten kontröllü yandaş kişiliklerin yumruk atanı değil linç edileni suçlamasıdır,

- 'Şiddete karşıyız ama Kılıçdaroğlu da gittiği yeri bilecek', türünden saçmalamalar yapmasıdır,

- Yalnız CHP'nin değil bütün muhalefeti "dörtlü çete" torbasına doldurularak PKK'yla ve FETÖ'yle ilişkilendirilmesidir. Bu durumun PKK'ya ve FETÖ'ye yapılabilecek en büyük hizmet olduğunun da farkında olunmamasıdır,

- "Baldıran zehri içenlerin", "megri megri" naraları atanların, "Dolmabahçe"de devleti ayaklar altına serenlerin ve nihayet "Habur rezaleti"ni bu millete yaşatanların göz ardı edilmesidir.

Tivit atma yumruk at!

Bütün bunlar bir yana bir de şu kökten yandaşın yaptığı değerlendirmeye bir bakar mısınız?

"Kemal Bey tabii ki biliyordu kendisine bir şey olamayacağını.

Tam istedikleri gibi yaşandı bitti her şey, planlı bir şekilde.

Bu PR çalışmasını hakikaten başarılı biçimde yaptılar. Türkiye dört şehidimiz yerine Kemal Kılıçdaroğlu'nun yanağına değen yumruğu konuştu günlerce. Ama tadını aldılar bir kere. Derin CHP'nin tetikçileri her türlü kışkırtmayı yapıyor. Israrla tırmandırıyor."

Bu sözler hiç bir yoruma ihtiyaç göstermemektedir. Bu ve benzer sözlerin sahiplerinden bazılarının aklının göç ettiğini bazılarından da mantığın tatilde olduğunu göstermektedir. Allah şifalar versin!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun şehit cenazesinde saldırıya uğramasıyla ilgili olarak "Sen şehit için değil siyasi istismar için oraya gittin" ifadelerini kullanmasıysa enterasındır.

Bütün bunlar bir yana Ana Muhalefet Lideri'ne şu veya bu sebeple bir linç girişimi olmuş ve bu girişim kıl payı atlatılmıştır.

Bu linçi uygulayanların serbest bırakılması da Türkiye'de yargının nasıl işlediğinin kanıtıdır.

Halbuki Kayseri'de Bakan Taner Yıldız'a "Bu Türk milletinin yumruğu. Al sana açılım" dedikten sonra bireysel olarak bir yumruklu saldırı gerçekleştiren şahıs 3 ay tutuklu kalmıştı.

Kılıçdaroğlu'na yapılan saldırı ise bireysel değil kitlesel -belki de örgütlü- olup linç etmek amaçlıydı. Buna karşın saldırganlar serbest kalmıştır.

Bu arada sayıları oldukça fazla kişi tivitle hakaret etmekten tutuklandığı bilinmektedir.

Daha dün ünlü emniyetçi Sabri Uzun, "Cumhurbaşkanına hakaret" ve "terör örgütüne yardım" suçlamasıyla tutuklandı.

Anlaşılan o ki Türkiye, tivit atanların tutuklandığı yumruk atanların serbest bırakıldığı bir ülkeye dönüşmüştür.

Bu durum bu ülkede bazı şeylerin yanlış gittiğinin kanıtıdır.

Dahası adaletin olmadığı yerde kaos vardır. Bir devlet hukuk devleti değilse her şeye açık demektir.

Muhalefeti sindirmek!

Bütün bu yaşananlar göstermiştir ki 31 Mart seçimleri iktidarın psikolojisini bozmuştur.

Türkiye'nin prestij kentlerinin büyük şehir belediyeleri muhalefet partilerinin eline geçmiştir.

On sekiz yıldır kaybetme duygusunu kaybetmiş bir iktidar ilk defa seçim kaybediyor.

Yaklaşık yirmi yıldır kazanma duygusunu kaybetmiş bir muhalefet de ilk defa kazanma duygusunu iliklerine kadar hissediyor.

Her iki taraf için de uzun süredir yabancılaştıkları bu duyguları içselleştirmelerinin zaman alacağını düşünmek gerekiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Halkımız büyükşehirleri belediye başkanı olarak muhalefete verse dahi ilçeleri AK Parti'ye vermiştir.' diyerek, büyük şehir belediye başkanlığı seçimlerini önemsizleştiriyor.

İktidar cenahı her şeye karşın "güç bende" havası içinde davranıyor.

Kılıçdaroğlu'na yapılan linç girişimi esas itibarıyla muhalefeti sindirmek amacına yöneliktir!

Oyuna gelinmemelidir.

Yazarın Diğer Yazıları