Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU
Armağan KULOĞLU

Yüksek Askeri Şura ve paralel yapı

Bundan iki hafta kadar önce, TSK'da 40 kadar general ve amiralin, 17 Aralık 2013'ten itibaren yönetim tarafından adı paralel yapı olarak konan cemaatin mensubu olduğu veya ona hizmet ettiği yönünde bir haber çıkmış, hatta TSK içinde alt kadrolarda da çok sayıda cemaat mensubu veya sempatizanı olduğuna ilişkin iddiada bulunulmuştur. Bu maksatla Başbakanın talimatıyla örgütü deşifre etmek üzere özel ekip kurulduğu ve ekibin üç aydır çalıştığı haberde yer almıştır.

Haberin ardından Cumhurbaşkanı bunun bir sorumsuzluk örneği olduğunu, TSK ile ilgili yayınlarda daha titiz davranılmasının gerektiğini, Başbakan da kendi talimatıyla özel ekip kurulduğu haberinin gerçeği yansıtmadığını, hukuk sınırları içinde gerekli hassasiyetin gösterilmesi gerektiğini açıklamıştır.

Genelkurmay Başkanlığı tarafından da, bu haberin TSK üzerinde olumsuz imaj yaratma maksadını taşıdığını, kendilerinde buna ilişkin bilgi bulunmadığını, haberin hiçbir dayanağının olmadığını, her türlü bölücü ve yasa dışı kişi ve oluşumlardan TSK'nın temizlenmesinin yasal bir görev olduğunu, dedikodulara itibar edilmemesi gerektiğini belirten oldukça etkili ve ayrıntılı bir açıklama yapılmıştır.

***
Özellikle 2007 yılından itibaren TSK'nın yıpratılarak itibar kaybına uğratılması, Türk Milletinin gözünden düşürülerek, sözde askeri vesayetin kırılması maksadıyla, bir seri psikolojik operasyon yapıldığı bir gerçektir. Bunun şiddetinin de gittikçe artırılarak suçsuzluğu bilinmesine rağmen, birçok TSK mensubunun düzmece hukukla haksız bir şekilde suçlandığı, tutuklandığı, mahkžm edildiği ve bu durum karşısında hiçbir kurumdan etkili bir itiraz gelmediği de görülmüştür. Hatta konumlarını güçlendirmek isteyenlerin buna destek verdiği de malumdur.

Diğer taraftan TSK'ya karşı kin ve intikam duygusu besleyen oldukça geniş bir kesimin ve bazı yetkililerin de bundan zevk aldığı, bulunduğu konuma göre olanları sevinçle seyrettiği, hatta kendilerini tutamayanların çeşitli beyanlarda bulunduğu, desteklediği ve yapanlara daha etkili imk‰nlar sağladığı da bilinmektedir.

Paralel yapıya o güne kadar her türlü desteği veren yönetim, darbe olarak nitelediği 17 ve 25 Aralık 2013 yolsuzluk görüntü ve ses iddialarından sonra, bunun bir tehlike ve tehdit olduğuna karar vermiş, bu sefer adı geçen yapıya karşı cephe almış ve onunla mücadeleye başlamıştır.

Ancak bütün bu gelişmelere rağmen haberden de anlaşıldığı üzere TSK üzerindeki yıpratma manevralarının sona ermediği, her fırsatta buna devam edildiği görülmektedir. Yaklaşan Yüksek Askeri Şura'nın (YAŞ) da bir fırsat olarak kıymetlendirilerek çıkacak kararlara gölge düşürülmesinin, emekli olacak kişiler hakkında da şaibe yaratılmasının hedeflendiği değerlendirilmektedir. Ergenekon, Balyoz, Casusluk gibi düzmece davalardan yapılan tahliyeleri içine sindiremeyenler, kendilerini tutamayarak, kin ve intikam duygularını bir türlü frenleyememektedirler. Hedeflerine ulaşmada TSK'yı engel olarak görenlerin eylemlerine bundan sonra da devam edecekleri anlaşılmaktadır. Çıkan haber buna bir örnektir.

***
TSK'nın bugüne kadar irticayla mücadele kapsamında, özellikle kendi bünyesinde böyle yapılanmaları önlemeye yönelik icraatlarını yadırgayanların ve konuya ideolojik olarak yaklaşanların ne kadar yanılgı içinde olduklarını artık anlamaları gerekir. YAŞ toplantılarında, irticai faaliyet gösterenlerin disiplinsizlik yoluyla ilişkilerinin kesilmesi kararlarına muhalefet şerhleri konmasının, ayrıca onlara hak iadesi yapılmasının da ne derece doğru olduğu ilgililerin takdirine sunulur.

Yönetimin bu konudan artık uzak durmak için, TSK'dan disiplinsizlik yoluyla uzaklaştırmaların, Genelkurmay ve Kuvvet Komutanlıklarında teşkil edilen disiplin kurullarına bıraktığı anlaşılmaktadır. Yeni torba yasanın içine bu yolla ayrılanların geri dönüşünü zorlaştırıcı düzenlemelerin konduğu da müşahede edilmektedir.

İdeolojik yaklaşımlarına engel teşkil ettiğini düşünenlerin, irtica kelimesinden çekindiği, hatta bu kelimeden gocunduğu malumdur. Bu nedenle lügatlerden çıkarılmaya çalışılmış, ancak bunun doğru bir yaklaşım olmadığı ortaya çıkmıştır. Onun bir parçası olan ve değişik bir isimlendirmeyle paralel devlet olarak adlandırılan yapıyla mücadelenin, iktidara tehdit olmanın yanında, gerçeklerin görülerek, artık irticai bir faaliyet olduğu için de yapılmasında yarar görülmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları