YPG'yi kazanayım derke Türkiye'yi kaybetmek!
Sahada yoksanız, masada da yoksunuz demektir. Diplomasi sahadaki fiili durumun masada tescilleme sürecidir. Sahada bu iş silahla, masa da konuşarak yapılır. Sahada olmayan taraflar masada elbette olur ama onların konuşmaları ve iddiaları lakırdıdan öteye gitmez. Türkiye uzun yıllar sonra bu gerçeği nihayet kavradı.
ABD'nin Türkiye düşmanlığı!
ABD uzun yıllardan bu yana Türkiye'ye resmen başka şey söylüyor fiilen başka şey yapıyordu. Diplomatik söylemlerle Türkiye'yi oyalıyor, sahada Türkiye aleyhtarı ne varsa onu yapıyordu. Türkiye'ye karşı ikiyüzlü, riyakâr ve güvenilmez bir siyaset izliyordu. Türkiye'yi yönetenler yetersizlikler, çaresizlikler ya da zorunluluklar yüzünden ya ABD'nin politikalarının yanında görünüyor (ABD'nin BOP Eş Başkanlığı gibi) ya da seslerini çıkaramıyordu.
Rakka operasyonunu ABD, bütün ısrarlara karşın Türkiye ile değil PYD ile yapması her şeyi kökünden değiştirdi.
PYD/PKK ile ABD'nin organik ilişki kurması, PKK armalarını ABD'li askerlerin takmaya başlaması ve Menbic'te YPG'yi Türkiye'ye karşı ABD'nin korumaya alması Türkiye'yi yeni bir durum değerlendirmesi yapmaya itti.
Obama döneminin bütün politikalarına karşı tavır alan Trump, PYD konusunda Obama politikalarını daha da ileri taşıma kararlılığı gösterince Türkiye buna karşı Rusya ve İran'la daha sıkı ilişki içine girdi.
Türkiye'nin terör örgütü olarak nitelediği PYD'ye ABD, beş bin TIR'a yakın silah yardımı yapmıştır. Ardından da PYD'ye devlet muamelesi yaparak bu terör örgütünden otuz bin kişilik bir sınır gücü meydana getireceği ve Türkiye/Irak sınırına konuşlandıracağı ABD'li yetkililerce açıklanmıştır. Bu fiilen Türkiye'yle köprüleri atmak anlamına gelmektedir.
Afrin harekâtı hesapları bozdu!
Türkiye her şeyi göze alarak, bu arada ABD ile köprüleri de atma pahasına Afrin harekatını başlattı. Bütün Türk Milletinin bu harekâtın arkasında olduğu ortaya konuldu. Harekâtın üstün bir başarıyla yürütülmesi de ABD'yi telaşlandırdı.
PYD/YPG ile Amerikan yönetimi, bütün hesaplarını Rusya'nın Afrin'e yönelik askeri harekâta karşı çıkacağı tezi üzerine kurmuştu. Türkiye'nin kararlılığı ve Rusya'nın harekata desteğinin anlaşılmasından sonra ABD'li yetkililer açığa düştüler.
ABD Savunma Bakanlığı sözcüsü Albay Ryan Dillon 16 Ocak'ta "Afrin operasyon alanımız değil" dedi.
Savunma Bakanı James Mattis operasyondan üç gün sonra "Türkiye'nin kaygıları meşru" açıklaması yaptı.
ABD Savunma Bakanlığı, "Suriye'nin kuzeydoğusundaki PYD/ YPG unsurları Afrin'e geçmeye kalkarsa desteğimizi kaybeder" diye ek bir açıklama daha yaptı.
Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Nauer ise "Rusya'nın iki NATO müttefiki olan ABD ve Türkiye'nin arasını açmaya çalıştığı"nı söyleyecek kadar işi ileri taşıdı.
Erdoğan/Trump görüşmesi!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Trump ile telefonda görüştü. Bu görüşme sonrasında ABD'nin açıklamasının ardından Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından görüşmenin içeriği ile ilgili olarak yeni bir açıklama geldi. Cumhurbaşkanlığı kaynakları, ABD'nin yazılı açıklamasının görüşmenin içeriğini tam olarak yansıtmadığını belirtirken, Trump'ın 'Afrin'de tırmanan şiddetten kaygı duyduğuna' dair bir ifadesinin olmadığını ve görüşmede 'Türkiye'deki OHAL'e' değinilmediğini belirtildi.
Görüşmede ABD tarafının, "Türkiye'ye gerilimi tırmandırmama, askeri operasyonlarını sınırlı tutma, sivil kayıpları önleme çağrısı yaptığı" açıklandı. ABD açıkça Afrin zaten Türkiye'nin hedefi, Türkiye'nin ikinci hedef olarak belirleyip ilan ettiği Menbic'ten YPG'yi çıkarmak operasyonunun önünü kesmeye çalışıyor. Türkiye/ABD güçlerinin karşı karşıya gelmesi konusu da Menbic'le ilgilidir.
Bu durum ABD'nin tutumunda bir değişiklik olmadığını göstermektedir.
ABD, YPG'yi devlet haline getirme faaliyetini sürdürdüğü sürece hem Menbiç'te hem de başka yerlerde Türkiye'yle karşı karşıya gelmesi kaçınılmazdır. ABD, YPG'yi kazanayım derken Türkiye'yi kaybetmek durumuyla yüz yüze gelmiştir. Gelişmelerin hangi yöne evrileceği ABD'nin tutumuna bağlıdır.