Yorumda sahtecilik

Meslek hayatının "kariyer" sayılabilecek döneminin tamamını iktidara yaltaklanmaya borçlu olan "gazeteci" sıfatlı "eleman", Ahmet Davutoğlu'nun Karar gazetesine verdiği röportajdaki "Suriye'de noktasal hesap hataları yapmış olabiliriz" sözlerini değerlendiriyor ve siyasetçilerin yanlışlarını kabul etmelerinin öneminden bahisle, Davutoğlu'nun da hatasını itiraf ederek ne kadar erdemli bir tutum sergilediğini anlatıyor.

Sözüm ona övgüde bulunuyor; takdir ediyor.

***

Röportajı okumamış ve sadece bu yayını izlemiş olsanız ne düşünürsünüz?

Oluşturulmaya çalışılan algı, sanki Davutoğlu, Suriye politikasından kaynaklanan bütün günahı, vebali, zararı üstüne almış gibi değil mi?

Halbuki değil.

"Biz de Suriye'de istediğimiz her şeyi gerçekleştiremedik. Noktasal olarak hesap hataları da yapmış olabiliriz" dedikten hemen sonra şöyle devam ediyor Davutoğlu:

"Ancak, benimle alakalı olmayan veya benimle sınırlı olmayan pek çok başlık da bana mal edilmeye çalışılıyor. Emevi Camisinde namaz gibi benim sarf etmediğim sözler bana atfediliyor. Dış politikanın MGK'da, Bakanlar Kurulunda, siyasi hiyerarşi ve karar alma süreçlerinde alınan kararlarla yürütüldüğü unutuluyor…"

Ekliyor:

"Son dönemde dış politika konusunda hicapla izlediğim husus şu ki; beraber politika yaptığımız, devlet kararlarını beraber aldığımız insanlar, cumhurbaşkanı, başbakanlar, bakanlar kazanımlar olduğunda haneye kendilerini yazıyorlar, çıkan problemleri de 3,5 sendedir hiçbir devlet görevi yürütmeyen bir başkasına , devri sabık yaparak yüklemeye çalışıyorlar…

Ben başdanışmanken ortada bir Dışişleri Bakanı var, Başbakan var, Cumhurbaşkanı var ama sorumlu benim. Ben Dışişleri Bakanı oluyorum, bu sefer Başbakan var, Cumhurbaşkanı var, yine sorumlu benim. Ben Başbakan oluyorum, bu sefer Dışişleri Bakanı var, onun sorumluluğu değil, Cumhurbaşkanı'nın sorumluluğu değil yine ben sorumluyum…"

Suçu üstlenmek bir yana, burada düpedüz suçlama var. Sitem var. Öfke var.

***

Hem dış politikadaki Ortadoğu fiyaskosu hem de içeride "ulusçulukla hesaplaşma" üzerine inşa ettiği tutumu ortadayken, kalkıp da burada Ahmet Davutoğlu savunması yapacak değilim. Lakin, Davutoğlu'nun sözlerini bağlamından bu derece kopararak, Mardin güvercinini kıskandıracak taklalar attıran gazeteci kılıklı zata da sormak isterim:

Gerçeği söylemenin "erdem" değil "görev" olduğu gazetecilik mesleğini icra ettiğiniz halde, siz "olmaz böyle şey" deyip, böyle kanal kanal gezip iktidarın bu "akla" uyarak ne kadar büyük bir hata yaptığını filan söylediniz mi Davutoğlu'nun "stratejik derinliği" hedef alan Ortadoğu rotası ilan edildiğinde? Yoksa, "Esad"ı "Esed"leştirmekle mi meşguldünüz sadece?

Merak terazisi

Katerina Sakelaropulu'nun Yunanistan Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra "Atina muhabiri"ne bağlanan haber kanallarında ilk merak edilenler:

- İlk kadın Cumhurbaşkanı olmasına tepkiler…

- Mültecilere bakışı…

- "Sol" gelenekten gelmesinin -Çipras çok etkilemiş gibi- olası etkileri…

Madem, kendisi, ülkesi ölçeğinde "duayen(!)" sayılabilecek bir "hukukçu", Lozan'ı nasıl yorumluyor; evrensel hukuki gerçeklere göre mi yoksa Yunanistan'ın "büyük idealleri"nin gölgesinde mi? Türk adalarındaki Yunan işgalini nasıl görüyor; "hak" mı, "meşru" mu yoksa aslında savaş sebebi de olan uluslararası bir suç mu?

Bizi doğrudan ilgilendiren, dolayısıyla da en önce merak etmemiz gereken başlıklar dışında her şeyi merak ediyoruz; Yunan ordusunun topla-tüfekle girdiği Ege adalarının değil insan hakları çalışan bir hukukçu liderle yönetilecek Yunan halkın özgürlüklerini düşünüyoruz; tuhaf.

SORU-YORUM

İlahiyatçı Cemil Kılıç'ın çağrıda bulunduğu "Tarikatsız, cemaatsiz, mezhepsiz bir İslam"; çok mu zor?

Bir alternatif kolluğumuz eksikti

Bekçiler araç durdurabilecek… Bekçiler kimlik sorabilecek… Bekçiler adli işlem yapabilecek…

Kalkışılan işin sokakta yaratacağı huzursuzluğu, gerilimi, kavga gürültüyü saymıyorum bile…

İstihbaratı tekleştirip-siyasileştirdiklerinde veya polisi askerin yerine ikame etmeye çalıştıklarında neler olduğunu görmemişiz gibi şimdi de mahalle bekçilerini polisin yerine ikame etmeye çalışıyorlar! İktidarın, "alternatif kolluk" yaratmanın bedelini uzun vadede sadece "vatandaş"ın ödemediğini görebilmesi için daha ne olması gerekiyor?

Yazarın Diğer Yazıları