Yoksulluk, suç ve başkaldırının başlıca nedenidir

OECD’nin 2013 yılı gelir dağılımı çalışmasında yer alan ve Cumhuriyet’te yayınlanan verilere göre, Türkiye OECD ülkeleri içinde gelir dağılımı en bozuk sondan üçüncü ülkedir. Bizden sonra Meksika ve Şili geliyor. 34 OECD ülkesi içinde gelir dağılımı en düzgün ülke İzlanda, onu da Slovenya ve Norveç takip ediyor.
ABD de gelir dağılımı bozuk ülkeler içinde yer alıyor. Ancak ABD’de gelir dağılımı bozuk olmasına rağmen, fert başına milli gelir yüksek olduğu için, en düşük gelir sahibi bile hayatını idame ettirebiliyor.
Türkiye’de gelir dağılımının giderek bozulmasının iki temel nedeni var... Birisi; işçi ve memura yalnızca enflasyon kadar zam yapılıyor. Büyümeden pay verilmiyor..
Büyümeden pay alan üretim faktörleri sahipleri daha zenginleşiyor. Memur ve işçi yerinde sayıyor. Gerçekte ise milli gelirde reel artış olan büyümeye işçi ve memur da katkı yapıyor.

esfender-052.jpg

Gelir dağılımının bozulması, zengin-fakir farkının açılması, bizde “Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar” şeklinde atasözü olmuştur.
Gelir dağılımı sorunu insanlık tarihi kadar eski bir sosyal sorundur. Aristo “Yoksulluk suç ve başkaldırının başlıca nedenidir” demiştir.
Hindistan dünyada sosyal kastlaşmanın en yoğun olduğu ülkedir. Sosyal kastlaşmanın olduğu toplumlarda, halk sınıflara ayrılmıştır. Sınıf atlamak çok zordur. Örneğin; hamalın oğlu hamal kalmaktadır. Duvarcının oğlu da duvarcı olarak kalmaktadır.
Etiyopya ve Sri Lanka da dünyada çocuk ölümlerinin en çok yaşandığı iki ülkedir. Örneğin; Etiyopya’da çocuk ölüm oranı binde 120’dir. Fakirlik ve yokluğun çözümü için Birleşmiş Milletler’in de en çok ilgilendiği ülkedir.
Etiyopya ve Sri Lanka’daki yoksullar bizden daha yoksuldur. Yahut bizdeki zenginler Etiyopya’daki zenginlerden daha zengindir. Ancak bu aynı zamanda zengin-fakir farkının daha yüksek olması anlamına gelmektedir.
Zaten asıl sorun da budur.
Yaşamakta olduğumuz yolsuzluk, hırsızlık, kap-kaç ve terör olayları gelir dağılımındaki aşırı bozulmanın ve zengin-fakir arasındaki uçurumun gerçek boyutunu gösteriyor.
Uygulanmakta olan kısa vadeli politikalar, işsizliği ve fakirliği tırmandırıyor... Sağlık gibi alanlarda halen yine kamu hizmetlerinin aksaması, gelir dağılımındaki bozukluktan bunalanları daha da huzursuz yapıyor. Beş dakikalık muayene için sabah beşte kuyruğa girenlerin çektikleri, ameliyat için 6 ay sonrasına gün alanların ızdırapları yalnızca fakirleri değil, tüm toplumu rahatsız ediyor.
Fakirlik sorununu görmezlikten gelmek, çözüm yolunu tıkar... Türkiye’nin gelir dağılımında adalet politikası olması gerekir. Elbette hiçbir toplumda gelir dağılımında mutlak eşitlik gerçekleşmez. Önemli olan gelir dağılımındaki bozukluğun toplum vicdanını rahatsız edecek boyutlara yükselmesini önlemektir.

Yazarın Diğer Yazıları