Yıkın korku imparatorluğunu!..
Türkiye'nin üzerine çöken korku imparatorluğunu tekrar tekrar izah etmeye gerek var mı?..
Tek adam diktasının, bırakın siyaseti,günlük hayatımıza nasıl yansıdığının örneklerini bir daha sıralayalım mı?..
İşlenen anayasal suçları?..
Kanunların yok sayılamasını?..
Post modern sivil darbeleri?..
Vatana ihanet suçlarını?..
Yolsuzlukları,hırsızlıkları?..
Vatandaşın cebinden alınıp milletin anasına söven işadamlarının kasalarına doldurulan paraları?..
Biliyorum,gerek yok. Herkes, her kesim kendi payına düşeni alıyor. 14 yıldır muhalefetin alternatif üretemediği için, geçim derdine,can derdine düşürülen millet, kabuslar içinde hayata,vatan topraklarına bağlı yaşamaya çalışıyor. Çaresizce!..
Teslim olacağız mı?..
Hayır!..
Zaten, sarayda, dalkavukları da bunu gördü. Çok büyük telaş içindeler. Ahmet Davutoğlu'nun Başbakanlıktan azledilmesinin ardından yaşananlar ve havuz medyasından yapılan algı operasyonları sizi yılgınlığa düşürmesin. Sakın aldanmayın!.. Ülkücü irade önderliğinde Türk milletinin 15 Mayıs Pazar günü Ankara Esenboğa da düzenlediği büyük açık hava kurultayı çok korkuttu, çok tedirgin etti birilerini!..
Saray'dan Binali Yıldırım ile birlikte verilen ilk Bakanlar Kurulu, MGK fotoğraflarına da kanmayın. Dışarıya söylenenlerin, yapılan açıklamaların içerde konuşulanlar ile ilgili uzaktan yakından alakası yok. Başbakan Yardımcılarının görev alanları AKP olağanüstü kongresi öncesi kağıda yazılmıştı.. Numan Kurtulmuş masal okudu!.. Söylediklerindeki tek gerçek nokta, başkanlık sistemine geçmek için anayasa değişikliğindeki acelecilikleri. Koltuk değneklerindeki sıkıntılarda bunaltıyor onları!.. Odalara kapanıp, büyüyen dip dalgasını nasıl önleyebileceklerini, korku imparatorluğunu daha nasıl dehşet hale getirebileceklerini tasarlıyorlar.
Korku imparatorluğunun yıkılabileceğine dair Esenboğa Kurultayından atılan işaret fişeği fazlaca tedirgin etti biri ve birilerini!..
İşte tam bu noktada, ezber bozan çıkışları ile milleti tekrar harekete geçiren toplum önderlerine naçizane bir kaç öneride bulunmak isterim;
Korku imparatorluğunun yıkılacağına dair destek ve kitleyi arttırmak için daha açık konuşun. Daha çok bağırın. Milletin değerlerini hep gözünde tutun ve sakın ha en ufak bir ıskalama yapmayın. Çünkü; karşınızda bu milletin sağduyusunu ve mukaddesatını kullanmakta ve istismar etmekte çok usta biri ve birileri var. Sürekli mağduriyet alanlarından faydalandıklarından ellerine yeni kozlar vermeyin.
Örnek mi istiyorsunuz?..
Reza Zarrab'ın ABD'de yargılanması... "Muhalif" diye adlandırılan bazı medya organlarında,sürekli işleniyor. Vay efendim!.. Zarrab'ın davasına bakan New York Güney bölgesi eyalet Savcısı Preet Bharara AKP'li Bakanları da davaya dahil etmiş. ABD'li savcı şöyle demiş, böyle yapmış; Emine Erdoğan'ın ismi de geçiyormuş.. Savcı Bharara'nın tivitleri, facebook sayfası... ABD savcısının keseceği cezalar!..
Bilerek veya bilmeyerek!.. Bu haberler ve söylemlerin hepsi sarayın mağduriyet(!) havuzuna su taşıyor. Bu milletin büyük çoğunluğun AB ve ABD alerjisi ıskalanıyor. ABD'nin bize bahşedeceği adalete mi muhtaç kaldık?.. Bir de en önemli özelliğimiz; suçu-günahı ne olursa olsun bu millet hiç bir zaman AB ve ABD'ye kelle vermedi. Kendi göbeğini hep kendi kesmeyi tercih etti!.. Milletin hassasiyetlerini iyi okumak lazım!..
Sırf bu yüzden korku imparatorluğunu yıkmak için Anadolu yollarına düşenlerin vakit kaybetmeden çıkıp; "Reza Zarrab'ı da onun suç ortaklarını da Türk yargıçları yargılayacaktır" diye haykırması lazım. Millete güven vermesi lazım. Saltanatın mağduriyet musluklarına kör tıpa çakması lazım. Yoksa stratejik ortaklar Türkiye'nin Baas rejimine geçişi için acil eylem planını çok iyi ve ince kurguluyorlar.
Bu şekilde oyunu bozmak şu açıdan da çok önemli;
MHP'nin olağanüstü tüzük kurultayı sürecinde gördük ki; saraya bağlı illegal devlet yapılanması ile gerçek Türk Devlet yapılanması arasında büyük bir mücadele sürüyor. Ankara'daki bu sancılar bize gelecekteki müjdeli günlerin habercisi adeta. Korkusuz, bağımsız Türk hakimleri diktaya boyun eğmeyeceklerini verdikleri kararlarla Türk milletine ilan ettiler.
Korku imparatorluğunun yıkılması için Türk Devlet Bürokrasisini cesaretlendirici, yalnız olmadıklarını, olmayacaklarını açıktan ilan eden tüm mesajlar bağıra bağıra verilmeli. Aynı Esenboğa Kurultayında olduğu gibi. Halkın, korku imparatorluğunun yıkılacağına inancı arttıkça Türk bürokrasisindeki gayri hukuki uygulama ve yapılanmalara karşı mücadele direncide artacaktır. Geleneksel Türk devlet yapısı Türk milletinin ta kendisidir. Bakın TSK'ya! "Çözüm süreci"ni "süreççilerini" ne hale getirdi?.. Ne oldu akil adamlara?.. Ne oldu Beşir Atalay'a, Yalçın Akdoğan'a?.. Yarı yolda satıldılar!..
Biraz daha haykırın, inandırın bu milleti korku imparatorluğunun yıkılacağına...
Görelim bakalım!. O sarayda yapılan 18 Eylül tarihli baskın erken seçim planlarının ne olacağını?..