Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sadi SOMUNCUOĞLU
Sadi SOMUNCUOĞLU

Yerli Gandi ve “toplum mühendisliği merkezi”

CHP, çok kısa zamanda kimsenin tahmin edemeyeceği bir dönüşüme uğradı. Sanki boyacı küpüne sokup çıkarılmış gibi. 15 Mayıs tarihli yazımızda sıranın Baykal’ın şahsında CHP’ye geldiğini yazmıştık. Aynen öyle oldu. Sadece Genel Başkan değil, Parti yönetimi de değiştirildi. Hem de kimseyi rahatsız etmeden, hatta memnun ederek, büyük bir coşku içinde yapıldı. CHP’lisi, partiden dışlanan etnikçisi, mezhepçisi, ikinci cumhuriyetçisi, küresel liberali, büyük sermayesi, medyası hasılı herkes bayram havasına girdi.
Dikkat edilirse Baykal’a vurulan darbe ve Kılıçdaroğlu’nun parlatılması, birbirini tamamlayan hamleler gibi gelişti. Böyle olması normaldi, çünkü bu hamlelerin alt yapısı önceden hazırlanmış gibiydi. Adeta İstanbul’daki “Toplum Mühendisliği Merkezi” devreye girmişti. Hatırlayalım.
Yolsuzlukla mücadelede önemli belgelerin Kılıçdaroğlu’nda toplanması, bu belgelere dayalı televizyon programlarında, şöhrette iri yarı AKP’lilerin mat edilmesi, tanınmanın ilk bölümünü teşkil etti. Sonra İstanbul Belediye Başkanlığı seçiminde aday yapıldı. Bu çok önemliydi. Seçimlerde kameralar Kılıçdaroğlu’nu hiç yalnız bırakmadı, birlikte dolaştılar. Kılıçdaroğlu öksürse manşetten haber oldu. Kadir Topbaş’la sürekli tartışmaya sokuldu ve Kılıçdaroğlu soruları ve tenkitleriyle baskın konuma getirildi. O güne kadar muhalefeti desteklemeye çekinen, hatta korkan medya aslan kesilmişti. AKP’den korkmadan, Kılıçdaroğlu için gümbür gümbür heyecanlı haberler ve görüntüler yayımlanıyordu. Bazen de, sanki Genel Başkanlık makamı boşmuş gibi, CHP’ye Genel Başkan olup olmayacağı soruluyordu. Bu sorulara Kılıçdaroğlu, “bıyık altından tebessümle” ve mutlu bir eda ile “Böyle bir düşüncem yok” cevabını veriyordu.
Kılıçdaroğlu’na imaj yaratmak için medya seferber olmuştu. Ta o tarihte “Gandi” benzetmesi yapılıyor ve Gandili görüntüler yayımlanıyordu. Kongre sırasında Kılıçdaroğlu, “Gandi’ye benzetilmekten onur duyduğunu, Gandi’nin şiddet kullanmadan ülkesinin bağımsızlığını sağlayan kişi olduğunu” söylüyordu.
Evet Gandi şiddete başvurmadı. Zaten istese de vuramazdı, böyle bir imkan yoktu. Ama Gandi 72 buçuk parçadan oluşan ülke insanını, Hint milli kimliği etrafında bütünleştirdi ve ortaya devasa bir güç çıkardı. Adına “pasif direniş” denilen mücadele yoluyla İngiliz’i yendi. Gandi en büyük Hint milliyetçisiydi.
Tabii Türkiye’nin durumu çok farklı. Şükürler olsun bağımsız bir ülkeyiz, Ancak bağımsızlığımız, milletimizin birliği ve vatanımızın bütünlüğü çok yönlü saldırıya uğramıştır. Emperyalist programa (BOP) göre bir yandan PKK terörü ve Barzani kukla yönetimini tanıma, öbür yandan Ermenistan’ın toprak talepleri ve “soykırım” yalanı ile Yunanistan’ın yayılma siyaseti gereğince Kıbrıs, Ege, ekümenik Patrikhane ve Papaz okulu dayatmaları hakkında, yerli Gandi’nin ne düşündüğünü de bilmiyoruz. ABD, AB, Türk Cumhuriyetleri, şu Irak’ta yaşanan emperyalist vahşet ve Büyük Ortadoğu Projesi’ne dair görüşleri nedir, bilen var mı?
Bugün bu emperyalist projeler can alıyor, kan döküyor, Türkiye’yi uluslararası planda sıkıştırmaya devam ediyorsa, ana muhalefet partisinin en yetkili makamlarında oturan birinin susmasının anlamı ne olabilir? Böylesine hayati konularda ne düşündüğünün bilinmesi gerekmez mi? Hatta ülkemizin bağımsızlığını ve varlığını tehdit eden bu tehlikelerle mücadele görevi değil mi?
Bizim yerli Gandi, yolsuzluk, vurgun, soygun, işsizlik gibi gerçekten çok önemli konularla uğraşıyor. Bu iyi. Ama ülke meselelerinin sadece biri. Kongre konuşması yüzeysel, fakat makul, endişeleri bir ölçüde giderici, ancak yeterli değil. Ayrıca ortak görüşü yansıtan ve nazik bir döneme ait konuşma. Onun için gerçeği bundan sonraki söz ve icraatlara bakarak öğreneceğiz.
SONUÇ:
Baykal’ın ulusalcı çizgisi devam edecek mi, silinecek mi? Çağımızın “Bir millet-Bir devlet-Eşit birey” hukuku mu, yoksa etnikleşme mi esas alınacak? Mesela; bölücü terörle mücadele gelişmiş ülkelerdeki gibi mi yapılacak, yoksa AKP’nin bölücüleri muhatap alan “demokratikleşme-özgürleşme(!)” yolu mu seçilecek? Soruna “Bölücü terör mü”, yoksa “Kürt sorunu” mu denecek?
Türkiye; aydınlığa mı, yoksa daha karanlığa mı gidecek, bunu yerli
Gandi’nin seçeceği yol belirleyecek.
Dileriz Truva atı birken iki olmasın!..

Yazarın Diğer Yazıları