“Yeni Türkiye projesi mi?
Önceki yazımızda, 4 olayı ele almış ve “İyi de neden” diye sormuş, cevabını bugüne bırakmıştık. Cevaptan önce bu 4 olayı hatırlatmak isteriz.
1. olay; ülkücü evladımız Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun, göz göre göre şehit edilmesiydi. Özetlersek; üniversite ve fakültelerimiz, bölücü terör örgütünün flama, slogan ve bebek katilinin posterleriyle kirletilmiş. Bölücüler, buraların hükümranı olmuş. Çocuklarımız, örgütün insafına tek edilmiş; saldırı ve tehdit altında, eğitim öğretim görmeye çalışıyor. Yetkililer her şeyi biliyor, ama müdahale etmiyor. İyi de neden?
2. olay; Suriye’deki Süleyman Şah Türbesi’yle ilgili. Sınırımızdan 37 kilometre ötede, vatan toprağı Caber’de 800 yıldır (926 olacaktı) yatan Süleyman Şah’ın türbesi ve onu koruyan 38 askerimiz, “kaçırılarak” Eşme köyüne (sınırımıza 180 metrede) taşınmıştır. Böylece vatan toprağı IŞİD’e bırakılmış, PKK/PYD bölgesine sığınılmıştı. İyi de neden?
3. olay; 450 yıldır vatanımızın bir parçası olan, karasularımız içindeki 16 adamız, Türk Milletinden gizlenerek, sessiz sedasız bir şekilde, Yunanistan’a verilmiştir. İyi de neden?
4. olay; PKK/KCK terör örgütüyle ilgili. Bilindiği gibi örgüt, 1999’dan itibaren dağıtılmış, eylem yapamaz hale getirilmişti. Ama bugün, şehirlerimizi yakıp yıkmakta, cinayetler işlemekte; Türk Milletinin birliğine, vatanımızın bütünlüğüne, devletimizin egemenliğine meydan okumaktadır. Bu gerçeğe rağmen, güvenlik güçleri eli kolu bağlı bir şekilde bekliyor, kamu düzeni ve kanun hakimiyeti sağlanmıyor. İyi de neden?
Bu bir proje olamaz mı?
Yukarıda bahsi geçen 4 olay üzerinde durulmasından maksat, varlığımızı ilgilendiren benzeri olaylarla aynı özellikte olmasındandır. Diğer ifadesiyle, bütün olaylarda hedef açısından bir tutarlılık vardır. Bu bakımdan gerçeği anlamak için, olayları tek tek ve kendi çerçevesinde ele almak yerine, bütünden ve ortak özellikten hareket ederek izah etmeye çalışacağız. Olayların özündeki tutarlılığın ise; Türk Milletini ve birliğini, Türk vatanının bütünlüğünü ve millî egemenliğimizi yeniden tarif etme ve buna göre bir “Yeni Türkiye” ihtiyacına bağlı olarak ortaya çıktığı görülmektedir. Ülkemizin, derin bir bunalıma sürüklenmesini de buna bağlıyoruz.
Türk Milleti ve birliği: Bakalım neymiş? ” Türkiye Türklerindir gibi tezler yanlıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan 27 etnik grubun da varlıklarının tanınması gerekmektedir... Türkiye, Türkiye’de yaşayan herkesindir. “ Buradaki ” herkesindir “den kasıt, bireyler, yurttaşlar değil, etnik gruplardır. Böyle olunca da, milli egemenliğin, vatanın ve milletin bu gruplar arasında bölüşülmesi gündeme gelmektedir. Diğer ifadesiyle; ” çok ortaklı/unsurlu “ bir devlet olacağı anlaşılan “Yeni Türkiye”nin kurulması gerekmektedir. Görüldüğü gibi, binlerce yıl öteden gelen ve sosyolojik bir varlık olan Türk Milleti inkâr edilerek, etnik bir grup olarak kabul edilmektedir.
İşte böyle etnik grupların ortaklığına dayanan “Yeni Türkiye”yi kurmak için hareket edilmeseydi; 2002’de yok edilen ırkçı-bölücü terör bugünkü duruma gelebilir miydi? Yine; ” Oslo Mutabakatı “ nın 8. Maddesinde, ” Kürt sorununun nihai çözümünün, ancak çatışmasızlık zemininde gerçekleşebileceğinden hareketle tüm askeri, siyasi ve diplomatik operasyonların ve eylemlerin durdurulması ve uygun tedbirlerin karşılıklı geliştirilmesi esastır “ hükmü yer alabilir miydi? Aynı “atışmasızlık” maddesinin Ocak 2013’te tekrarlanarak ” İmralı Mutabakatı “nın 1. Maddesinde, Güneydoğu ve bütün yurtta “tüm askeri, siyasi ve diplomatik operasyonların ve eylemlerin durdurulması”ndan bahsedilebilir miydi?
Eğer çok ortaklı/unsurlu bir devlet kurulursa; “Türk Milletinin birliğinden, vatanın bütünlüğünden ve millî egemenlikten” bahsedilebilir mi? 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyetinden; hatta Türk Milletinin kurucusu ve sahibi olduğu Osmanlı ve Selçuklu Devletinden eser kalır mı?
Bu belge ve bilgilerden sonra;
1. “Barış veya çözüm süreci”nin ne olduğu,
2. Devlet heyetinin, neden bebek katilinin hücresine sayısız defa gittiğini, PKK/KCK şartlarından oluşan ” Mutabakat “ın gerçekleştirilmesi için Oslo’daki “uygun tedbirlerin karşılıklı geliştirilmesine” çalıştığı,
3. Güneydoğumuzda, üniversitelerimizde, yurdun her köşesinde Oslo Mutabakatı’ndaki
“çatışmasızlık” maddesi gereğince niçin tüm askeri, siyasi ve diplomatik operasyonların ve eylemlerin durdurulduğu,
4. Sınır boylarımızda ve çevresinde, dün terörist denilenlerle bugün niçin iş birliği yapıldığı,
5. PKK/KCK ile siyasetçilerin “atışmalarının” bir tiyatro oyunu olup olmadığı,
6. Emperyal güçlerle iş birliği gereğince, Ege’deki 16 adamızın Yunanistan’a verildiği; hakları olmadığı halde milyarlarca liralık taşınmazın azınlık vakıflarına peşkeş çekildiği,
7. Suriye, Irak, Afrika ülkeleri gibi memleketlerden, değişik gerekçelerle yabancıların neden ülkemizi istila eder gibi getirildiğini ve vatandaş yapılacağı,
8. Suriye’den yaklaşık 500 bin Ermeni’nin yurdumuza geldiği haberleri, birlikte düşünüldüğünde, “Yeni Türkiye”nin bir proje olmadığını iddia etmek inandırıcı olabilir mi?