Yeni Kral’ı Yemen ve Suriye kaosu bekliyor
91 yaşında ölen Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ın yerine Selman bin Abdulaziz’in gelmesi, “Körfez” in ekonomik, askeri ve siyasi yapısını etkileyeceği hesap ediliyor.
Kimine göre, “gelenekçi” kimine göre de “reformist” bulunan eski Kral Abdullah’ın “Şura” da kadınlara yer vermesi ve bazı ilerici kararları hala tartışılıyor.
Yeni Kral Selman bin Abdulaziz de, muhafazakâr ve gelenekçi biliniyor.
Suudi Arabistan’ın 7. Kral’ı Selman bin Abdulaziz, 1935 yılında başkent Riyad’da doğarken, kurucu ailenin erkek çocuklar sıralamasında 25. olarak yer alıyordu.
19 yaşında Riyad Valisi olan Prens Selman bin Abdulaziz Suudi Arabistan’ın ilk kralı Abdulaziz’in Hüsa Sudayri’den doğma yedi oğlundan biri.
Dini ve temel eğitimini kraliyet çocuklarının gittiği “Prens Okulu” nda yapıyor.
1960 ile 1962 arasında kraliyet ailesindeki taht mücadelesinde, bir süre ara verdiği valilik görevinde 50 yıldan fazla kalıyordu.
2011 yılında Savunma Bakanlığı görevine getiriliyor.
Bir yıl sonra da “veliaht prens” unvanına hak kazanıyor. Bir rahatsızlığından ötürü sol kolunu sınırlı şekilde hareket ettirebiliyor.
Yeni Kral’ın oğulları
Kral Salman’ın oğulları da çeşitli üst düzey görevler üstleniyor.
Kral Salman, tahta çıkışıyla birlikte kendisinden boşalan Savunma Bakanlığı’na oğullarından 34 yaşındaki Prens Muhammed’i getiriyor.
13 çocuğundan Prens Abdulaziz Petrol Bakanlığı Yardımcılığı görevinde, Prens Faysal Medine Valisi, Prens Sultan ise ilk Arap astronot olarak kariyerlerine sahip.
Boşalan Birinci Veliaht unvanının İkinci Veliaht Prens Mukrim’e verildiği ilan edilmiş bulunuyor.
79 yaşında tahta oturan Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz’i aslında karmakarışık bir Orta Doğu ve krize yakalanmış petrol sorunları bekliyor.
Her ne kadar, Suudi Arabistan’ın geleneksel dış politikasından bir kayma beklenmiyorsa da, bazı ülkeler arası ilişkilerin yeniden düzenlenmesi, gündeme geliyor.
Özellikle; Yemen’de patlayan olaylar, Suriye kargaşası ve Mısır’ın entegrasyonu Suudi Arabistan’dan daha katı girişime zorluyor.
En azından, Türkiye-Suudi Arabistan ilişkilerinin yeniden düzenlenmesi için, ele bir fırsatın geçtiği kendiliğinden anlaşılıyor.
Al Jazeera’nin yorumladığı gibi; “Arap Baharı sürecinin başından itibaren Türkiye ve Suudi Arabistan’ın sahip olduğu bölgesel vizyonun çatışması, iki ülkenin bu süreçte ciddi görüş ayrılıkları yaşamasına yol açtığı hatırlanıyor.
Üstelik görüş ayrılığı, Mısır’da açıkça gözler önüne seriliyor.
Suriye, iki ülkeye bir vizyon kalibrasyonu imkanı tanısa da, Ankara ile Riyad’ın Suriye meselesindeki ana gündemlerinin aynı olduğunu söylemek güçleşiyor.”
Devlet yapısı çok derin.
Yönetimle ilgili önemli kararların neredeyse tümü, Suudi ailesi tarafından alınıyor.
Şimdiden sonra, Suudi Arabistan’da Kral seçimi ile ilgili reforma gidiliyor.
Kral, artık halefini kendi seçemiyor.
Kraliyet ailesi üyelerinden oluşan “Biat” adlı özel bir konsey gizli oylamayla, Kral tarafından gösterilen 3 aday arasından yeni kralı belirliyor.
Suudi Arabistanlıların büyük bölümünü, yerli kabilelerin soyundan gelen Araplar oluşturuyor.
Basra Körfezi kıyısında bir İranlı azınlık topluluğu yaşadığı pek bilinmiyor.
Şiiler Müslüman nüfusun %20-25’i kadar hesaplanıyor.
Suudi vatandaşlarını çoğunluğunu Selefiyye mezhebinden Sünnilerden teşkil ediyor.
Petrole dayalı ekonomi
1936’da petrol bulunmasına kadar ekonomisi Mekke ve Medine’yi ziyarete gelen hacılara ve hurma dışsatımına bağımlı olan Suudi Arabistan’ın, bu gelirleri günümüzde de sürmekle birlikte, ekonomisinin temeli petrole dayanıyor.
Yeni bir Kral’la Batı’ya ve özellikle Orta Doğu’ya yeni bir vizyon sunma fırsatını yakalayan Suudi Arabistan’ın önünde başarmak mecburiyetinde olduğu sorunlar da yatıyor.
Yemen, Suriye ve Irak dolaysıyla İran’la yeni ilişkiler zorlu sorunların başını çekiyor.
Kimi uzmanlar, Körfez bölgesinde daha güçlü olunması ve Mısır, Suriye ile Yemen’in konumlarının yeniden belirlenmesini öngörüyor.