Yeni bir ‘Kırmızı Bülten’ olayı!
Sayın Başbakan Türkiye’de gözünün üstünde kaşın var diyenin şerefinde-ahlakında hiçbir yer bırakmıyor.
Yetmiyor, devletin gücü ile onun ocağını söndürmek için elinden ne geliyorsa yapıyor.
Yandaşları da velinimetlerini “O, haksızlık karşısında susan bir lider değil” diye gaza getiriyor, milletin gözünü boyuyor.
Lâkin bu afra tafralar gümrük kapısından öteye geçmiyor.
Uluslararası her olayda Türkiye ne dedi ise tersi oluyor. Erdoğan’ın istediği hiçbir şey verilmiyor.
Ne demek istediğimizi anlatabilmek içir 18 yıl önceye gitmemiz gerekiyor.
9 Ocak 1996 Salı günü Özdemir Sabancı, Haluk Görgün ve Nilgün Hasefe’nin Sabancı Center’da katledilmesi 10 Ocak 1996 tarihli Hürriyet gazetesinde “ŞOK” manşeti ile verilmişti.
18 yıl sonra 2014 yılında bu bahiste Türkiye yeni bir “ŞOK” yaşadı da, farkında değil...
Sayın Erdoğan’ın öfke nöbetleri, “Paralel yapı” tütsüleri ve cumhurbaşkanı kim olacak gündemleri arasında preslenmiş bir Türkiye’de yaşıyoruz. Bu hayhuy içerisinde Yunanistan’da ilginç bir gelişme oldu. Özdemir Sabancı ve çalışma arkadaşlarının üç katilinden biri olan İsmail Akkol Yunanistan’da yakalandı. Ve 18 yıldır Kırmızı Bültenle aranıyor olmasına rağmen iade edilmeyeceği Atina tarafından Türkiye’ye bildirildi.
Üç teröristten Mustafa Duyar, Afyon E tipi Cezaevi’nde çıkan bir isyanda tabanca ile vuruldu. Fehriye Erdal, Belçika’ya kaçtı. Belçika hükümeti defalarca istememize rağmen Fehriye Erdal’ı Türkiye’ye vermedi. Ve bir gün duyduk ki Belçika tarafından Türkiye’ye verilmeyen Fehriye Erdal, diğer örgüt elemanları tarafından öldürülmüş.
Acaba doğru muydu?
Fakat hiçbir araştırma yapmadan ve Fehriye’nin cesedini bulmadan Fehriye’nin dosyasını Belçika hükümeti rafa kaldırıverdi. Örgüt içinde çok şey bilen küçük balık olarak ünlenen Fehriye gerçekten öldürüldü mü, hâlâ kimse bilmiyor. Örgüt lideri Dursun Karataş da eceli ile ölene kadar zaten Avrupa’nın kanatları altındaydı.
Dursun Karataş’ın yerine geçtiği söylenen Sabancı cinayeti sanıklarından İsmail Akkol’un Yunanistan’da yakalanması ve Kırmızı Bültenle aranıyor olmasına rağmen Türkiye’ye verilmeyeceğinin söylenmesi, katilin itibarının Türkiye’nin itibarından yüksek olduğunu göstermez de neyi gösterir?
Bu yılın Şubat ortalarında yakalanan kırmızı bültenle aranan bu terörist için MİT, Emniyet İstihbarat ve Terörle Mücadele’den uzmanlardan oluşacak bir ekibin Yunanistan’a gideceği basında yer almıştı. Ne bu ekip ne İsmail Akkol’un geleceği ile ilgili yeni bir gelişme basına yansıdı.
Asıl soru, bu katilleri Avrupa niye korur?
Avrupalı yahut Amerikalı iş adamlarından Kırmızı Bültenle aranan birinin katilini Türkiye yakalasa ve “Vermiyorum” dese başına neler gelir? Daha doğrusu Türkiye “Vermiyorum” diyebilir mi?
Hablemitoğlu cinayetinin arkasında AB’nin lider ülkelerinden birinin adı açık açık geçiyor, Türkiye bu ülkeden bu cinayetle ilgili doğru bilgi alabildi mi?
Japon otomobil sanayisi ile arasındaki soğuk savaşı sıcak savaşa çeviren Avrupa, bunu Türkiyeli tetikçilerle mi yapıyor?
Olamaz mı?
PKK da ASALA yumurtasından çıkmadı mı?
Bakalım “öfkeyi”sanat haline getiren “itibarlı” Erdoğan ve bakanları bu konuda neler yapacak?
Meselâ Deniz Feneri Davası’nın Avrupa ayağında Türkiye’deki zanlıları korumak için gösterilen direnç, devletimizin kırmızı bültenle aradığı Sabancı cinayet sanığının iadesi için gösterilebilecek mi?
Sizce, Türkiye’nin ekonomik sahasında doğal gaz ve petrol arayıp bulan Kıbrıs Rum kesimine güç yetiremeyen Erdoğan, Ege’deki Türk adalarına bayrak çektiğinde susmak zorunda kaldığı Yunanistan’a bir terörist için söz geçirebilir mi?
Bu hayhuy içerisinde son “Kırmızı Bülten” olayının kaynamaması için gazete sayfalarına bir not düşelim istedik.