Yatırımlar bürokrasiden ürküyor

Yunanistan, içinde bulunduğu mali krizi aşmak için, 23 marinasını özelleştirme ve adaları kiralama kararı aldı. 23 marina için Türkiye’den de talep var. Ancak Türk iş adamları aynı zamanda Yunanistan’da işçi sendikaları engelinden korkuyor.
Yunan sendikaları sık sık greve gidiyor. İşyerlerine yabancı işçi sokmuyor. Yani Türkiye’den işçi götürürseniz, bunları marinalara sokmazlar. İş adamı işin pratiğine ve getirisine bakar. Bu açıdan sendikalar Yunanistan’da 23 marinanın özelleştirme sürecini geciktirebilir... Veya marinalara olan ilgiyi azaltabilir. Oysa ki Yunanistan’ın acil kaynağa ihtiyacı var. Fransa ve Almanya mali destek yerine, moral vermeyi tercih ediyorlar.
Aslında, Türkiye’nin de sıfırdan yabancı yatırım sermayesine ihtiyacı var. Çünkü, Türkiye’ye sıcak para geliyor... Karlı işletmeleri almak için yabancı sermaye geliyor... Ancak sıfırdan yatırım yapacak yabancı sermaye gelmiyor.. Aslında sıfırdan yatırım yapacak ve risk alacak yabancı yatırım sermayesi, sıcak parayla aynı mekanda bulunmaz. Zira sıcak para kırılganlığı ve ülke riskini artırıyor.
Kaldı ki, özellikle son beş yıldır, bürokraside sinsi bir artış oldu. Bu artış da tüm yatırımları ürkütüyor... Söz gelimi Hükümet, yerli ve yabancı yatırımlar için teşvikleri artırdı. Buna rağmen yatırımlarda bir kıpırdama olmadı. İşte bunun nedenlerinden birisi de son yıllarda bürokrasinin aşırı artması ve özellikle bazı bürokratların yatırımcılar arasında ayırım yapmasıdır.
Yatırımcılar arasında ayırım yapılmasından, Başbakan’ın ve Hükümet üyelerinin ne kadar haberi var? Bilmiyoruz... Ancak bu ayırımcılık sık sık medyaya yansıdığına göre, hükümetin işi daha ciddiye alması ve bu ayırımcılığı engellemesi gerekir. Aksi halde yatırımlardaki tıkanma ve ekonomik sorunların maliyeti sonunda yine hükümete fatura edilecektir.
Cumartesi günü basında, “Rüzgarda MİT sürprizi” başlıklı bir haber yer aldı. Haberin özeti şöyle “İzmir’in Çeşme İlçesi’nde toplam tutarı 1.2 milyar lirayı bulunan 460 megavatlık 12 rüzgar enerjisi santrali projesi sahibi yatırımcılar, 2010 yılında sistemden yayılan ’manyetik frekansların’dinleme faaliyetlerine etkisinin araştırılmasını isteyen Genelkurmay’dan 2 sene sonra gelen ’olur’raporlarıyla harekete geçmeyi beklerken, bu kez de Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) aynı istekte bulunmasıyla yeniden ’izin’ peşine düştü.”
Yunanistan’da marina yatırımlarının önündeki sendika engeli, Türkiye’de bürokratik engel olarak yaşanmaya başlandı.
Hangi tür olursa olsun turizm yatırımları için; Maliye Bakanlığı, Milli Emlak, Milli Savunma Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı Denizcilik Müsteşarlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Valilik, Belediye, Sit Kurulları ve daha unuttuğum bir çok resmi kurumdan izin almak gerekir. Kaldı ki bürokratlar söz ve yetki sahibi olabilmek için her biri, kendi iznini daha önemli tutuyor.
Bu durum öteden beri, turizm yatırımları için sorun olmaktadır. Rahmetli Özal döneminde bir ara turizm yatırımları için tek sorumlu Turizm Bakanlığı oldu. Turizm Bakanlığı özel yatırımlar için, kamulaştırma bile yapardı. Bugünkü turizm kapasitesi o yıllardan kalmadır.
Şimdi yapılması gereken, yine tüm yetkiyi bir bakanlığa vermek, diğer bakanlık ve dairelerle ilgili sorunu yatırımcının değil, yetkili bakanlığın çözmesidir.
Öte yandan, işletme aşamasında da maliyetleri artırıcı bürokrasi geldi. Söz gelimi bir marina, elektrik mühendisi, çevre mühendisi, doktor çalıştırmak zorundadır. Bunlarla sözleşme yapmak zorundadır.
Küresel süreçte spekülatif sermaye ön plana çıktı. Dünyadaki krizlerin temel nedeni de spekülatif piyasaların oluşmasıdır. İstikrarlı bir büyüme için, spekülatif piyasa ve kırılganlık yaratan sıcak para yerine ciddi yabancı yatırımları çekmeliyiz. Toplam yatırımları artırıp, reel sektör ve üretim önündeki engelleri kaldırmalıyız.

Yazarın Diğer Yazıları