"Yas(AK)"!

Deniz Feneri Davası'nda yayın yasağı. TIR meselesinde yayın yasağı. IŞİD elindeki rehinelerin kurtarılması ile ilgili pazarlığa yayın yasağı.
Hükümet icraatlarını eleştiren gazetecileri patronlarını telefonla tehdit ederek işten attırmak da bir başka türlü yayın yasağı... Şimdi de tutmuşlar Elvan'ın ölümünü araştıran savcının şehit edilmesinden sonra Adli Tıp Kurumu'nun tuttuğu otopsi raporu için yayın yasağı koymuşlar..
Niye?
Bu işte pek çok gariplik var. Öyle bir kurtarma olayı ki, savcı ölüyor, teröristler ölüyor. Kurtulan kimse yok. Sonra hem polis birbirini, hem devleti yönetenler operasyonu yapan birimi tebrik ediyor. Yani kurtulan tek kişi yok, sadece masa, sandalye, sümen falan... Burada tebrik edilecek ne var Allah aşkına? Bir mahalle yangınından sonra bir itfaiye çalışanının "Kurtarabildiğiniz oldu mu?" sorusuna, "Evet, arsayı kurtardık" dediği, çocuk aklımdan 50 küsur yıldır çıkmaz. Rahmetli Savcımızın kurtarılması da işte böyle bir kurtulma maalesef...
Bir tuhaf durum ise, savcının katledildiği odanın hükümet tarafından müze yapılmasına karar verilmesi... Tamam diyelim, güzel diyelim. O zaman niye sağdaki soldaki kurşun deliklerini kapatıyorsunuz? Bir açık hava müzesi olan Çanakkale'de siperleri dozerle doldurmak ne ise, savcının odasındaki kurşun izlerini alçılamak da aynı şey değil mi? Asıl yasak, bu deliklerin, bu izlerin kapatılmasına konulmalı idi. AKP, yasak konulmayacak şeylere yasak koymak, yasak konulmayacak şeyleri de yasaklamakta epeyce ustalaştığını bu meş'um hadisede bir kez daha ispatladı... Müze demek, hadise üzerinde düşünmek, gördüklerinden ibret alıp ders çıkartmak demek. Adliyedeki bu odaya "müze" diye giren bir meraklı, sümeni görünce hangi ibreti alacak? Alsa alsa sümen altı ihtimali ibretini alır...
Görünen o ki...
AKP'den sonra iktidar olacak siyasi partinin ilk çözmesi gereken hadiselerden biri de, "Bu cinayet niçin işlendi, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz, ki, katillerin ortaya çıkmasını sağlayacağı anlaşılan Savcı idi, niçin şehit edildi? Tamam, tetikçiler belli amma o tetikçileri adım adım takip edenler o gün o saatte niye ortalıkta yok?" sorusunun cevabı olacak.
Tetiği çekenleri adım adım takip edenler o saat orada ve ortada niye yok?
Yani, o tetiği çeken gerçek parmak kim(ler)?
Ve otopsi raporuna yayın yasağı niye getirildi? Raporda neler yazıyor, yazılanlardan kim korkuyor, yahut Adli Tıp Kurumu'nun otopsi raporu açıklanırsa arkasındaki güç, Türkiye'nin güç yetiremeyeceği bir odak mı? Devleti yönetenler halkın huzurunda o güç karşısında düşecekleri aciz durumu göze alamadıkları için mi bu yasak getirildi?
Bunlar ve daha pek çok sorunun cevabı şimdilik maalesef çatışmanın bütün izlerinin silindiği bir müze olan şehit Mehmet Selim Kiraz'ın odasındaki sümen altında...
Biz soruyoruz.
Eminim bu soruların cevabını bütün millet ve dünya merak ediyor, lâkin...
Karşımıza "Yas(AK)"! çıkıyor...

Yazarın Diğer Yazıları