Yapısal sorunlar çözülmeden kalıcı istikrar gelmez
Perşembe ve Cuma günü tartıştığımız demokratik ve hukuki ve kurumsal yapı ile kırılgan ekonomik yapı dışında, son 20 yılda ortaya çıkan ve kemikleşmiş olan başka bir yapısal sorun, üretimin ithal girdiye bağımlı olmasıdır.
4. Üretimde İthal girdi bağımlılığı
2007 yılında MB reel kur endeksi 128’e kadar çıktı. Yani TL sıcak para girişinden dolayı aşırı değer kazandı. Dalgalı kur sistemi de olsa, MB TL değerinde aşırı hareket olursa, döviz alır veya satar. O dönemde MB buna dikkat etmedi. Değerli TL nedeni ile imalat sanayiinde ithal girdi payı yüzde 40’ın üstüne ve ihracat malı üretiminde ithal girdi oranı yüzde 70’inüstüne çıktı. Aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi 2002 ile 2012 yılları arasında ithal girdi payı hızla arttı.
Türkiye’nin ithalata bağımlı üretim yapısından kurtulması için, yüksek oranda ithal girdi kullanan sektörde, ithal ikameci politikalar uygulaması ve yatırım yapanlara, yerli ve yabancı, yüksek teşvikler vermesi gerekir.
5. Oligopol piyasa yapısı
Piyasa yoğunlaşması herhangi bir piyasadaki pazar payının az sayıdaki firma tarafından kontrol edilmesi anlamına gelmektedir.
Oligopol piyasası, genelde 2, 3 veya 4 oyuncunun (üretici, aracı veya satıcı) hâkimiyetindedir.
TÜİK 2015 yılı verilerine göre (sonrasını bulamadım) Sanayi ve Hizmet Sektörlerinde 103 sınıfta çok yüksek yoğunlaşma var.
Siyasi iktidar kamu tekellerini özelleştirdi, devlet eliyle istediklerine yüksek imtiyazlar verdi. Piyasada oligopol yapı oluştu.
Oligopol piyasa yapısında, çoğu kere firmalar anlaşarak fiyat belirliyor. Rekabet şartları çalışmadığı için, tüketici zarar görüyor.
Öte yandan Bankalar arasında ve sigorta sektöründe kartelleşme var. Fiyat ve faizler yaklaşık aynıdır.
Oligopol yapıyı yaratan bir siyasi iktidar, aynı yapıyı geri çeviremez. Tek çözüm siyasi iktidarın değişmesidir.
6. Düşük faktör verimliliği ve sektörel dengesizlik
Toplam faktör verimliliği (TFV), GSYH’de istihdam, sermaye stoku gibi girdi olan faktörlere göre hesaplanan katma değer üstünde meydana gelen ve açıklanamayan artı katma değerdir.
Toplam faktör verimliliğini, istikrarlı büyüme, teknolojik yenilikler, bilgi birikimi, işçi verimliliği, rekabet şartları, demokratik ve hukuki altyapı etkiler.
Aşağıdaki tabloya bakarsak, 2013 sonrasında sektörlerin toplam faktör verimlilik oranı, tarım dışında, sanayi, hizmetler ve inşaat sektöründe azalmıştır.
Öte yandan, Türkiye’de son 20 yılda kapasite kullanım oranı yüzde 76 dolayında kaldı. Düşük kapasite kullanım oranı üretim faktörlerinin atıl kalmasına ve maliyet artışlarına neden oldu.
Kapasite kullanım oranını ve Faktör verimliliğini artırmak için orta ve uzun dönemli makro planlama yapmak gerekir.