Yalnızlık onurlu mu, pahalı mı?
Kimyasal silahı Esad yönetimi değil terörist gruplar kullanmış ise ve gün gelir Türkiye bu yüzden yardım ve yataklıkla suçlanırsa siz o zaman görürsünüz Davutoğlu-Erdoğan dış politikasının “Onurlu yalnızlık” mı yoksa “Pahalı kimsesizlik”mi olduğunu?
Ayıptır, günahtır. “Sıfır sorun” diye yola çıkılmadı mı? Buna “Stratejik Derinlik” denilmedi mi? Ve sonunda kendimize düşman etmediğimiz bir tek komşumuz kaldı mı? Sayın Davutoğlu şimdi tutmuş, “Biz komşularla sıfır sorun derken, halklarla sıfır sorunu kastettik, diktatörlerle değil” diyor. İşte biz de bunun için “Ayıptır, günahtır” diyoruz. Kendilerinden kucaklar dolusu ödül ve çantalar dolusu mücevherleri hediye olarak aldığınızda da onlar diktatördü. Sonra, “Halkla sıfır sorun, yönetimle kavga” demek ne demek?
Bu “Ben her ülkenin içişlerine karışırım” demek değil mi?
Siz kendi arasında “sıfır sorun” bir halk devraldınız amma bugün Türk halkını %50-%50 diye ikiye, sonra da 36 etnik alt kimliğe ayrıştırdınız. Keşke o “sıfır sorunu” yönettiğiniz ülkede başarabilseydiniz. Afyon’da, Büyük Taarruzun yıldönümünde stadyuma AKP’li gençler doluyor başka partililer stadyuma polislerce sokulmuyor. Konuşurken Kılıçdaroğlu’na yuh çekiliyor, Veysel Eroğlu konuşurken “Türkiye seninle gurur duyuyor!” sloganları atılıyor. Yani en ortak değerimiz bile sayenizde ayrılık sebebi olmuş çıkmış.
Politikalarınız iflas ettikçe ona güzel isimler takarak yola ne kadar devam edebileceksiniz? “Onurlu yalnızlık” mış. Dedik ya, kimyasal silahı Esad değil de, Türkiye’nin desteklediği muhalif güçler kullandı ise siz daha doğrusu Türkiye olarak biz, asıl o zaman görürüz başımıza örülen çorabın “Onurlu yalnızlık” mı yoksa “Pahalı kimsesizlik” mi olduğunu..
Bu, öyle boş bir endişe de değil...
Biliyorsunuz Adana’da muhaliflerin elinde 2 kilo sarin gazı yakalandı ve hükümet bunu örtbas etti. Bu cinayeti her kim işledi ise bedelini elbette ödemelidir. Amma İslâm dünyası bir kez daha “Saddam’ın elinde nükleer silah var” yalanı gibi bir yalanla kandırılmamalıdır.
Bir de “Onurlu Yalnızlık”çı Davutoğlu-Erdoğan ikilisinin ABD’yi ve diğer Haçlı ülkelerini Suriye’ye müdahale etmeye çağırmaları yok mu, İslâm adına bu onlara yeter de artar bile... Kardeşim siz niye oturup konuşmuyorsunuz? Gittiniz de gelmeyin diyen mi oldu?
Biz böyle söyleyince “Aynı ABD’den Bosna için yardım isterken iyiydi” deniyor.
Çarpıtma dediğin işte bu kadar olur.
Bosna’da, Suriye’de olduğu gibi Müslüman-Müslüman’la iktidar kavgası yapmıyor; Haçlılar Müslümanları kökten katlediyorlardı. O gün Haçlılardan istenen, “Köpeğine sahip çık” talebinden başka bir şey değildi. Bir de, Davutoğlu için, “Gelmiş geçmiş en başarılı Dışişleri Bakanı” denmiyor mu, dünya bizim bu sözlerimize ne kadar gülüyordur. Hele İsrail ve ABD!!! Ne kadar başarılı olduğu ülkesinin başına açtığı işlerden ve ABD Başkanı Obama’nın parmakla çağırmasına ceket önü ilikleyerek koşmasından belli..
Hakikaten başarılı amma hangi konuda?
Hangi konuda olacak, Türkiye düşmanlarının işine yarayacak işler yapma konusunda tabii...
Pazarlanan “Onurlu yalnızlığın-Pahalı kimsesizliğe dönüşmesi” duaları ile...