Yabancı sermaye neden çıkıyor?
2020 yılı sonunda Volkswagen, Türkiye de Passat yatırım projesini iptal etmişti. Pandemiyi gerekçe göstermişti. Ancak sonradan gerçek ortaya çıktı.
Alman ekonomi dergisi, WirtschaftsWoche’ye ; Volkswagen CEO’su Herbert Diess, “Türkiye’de kurulması planlanan fabrika projesinden şirket hissedarları Türkiye’deki siyasi durumdan endişe ettikleri için vazgeçildi.” şeklinde bir açıklama yaptı.
Başkanlık sisteminden sonra güven sorunu, ekonomik istikrarı bozan, yerli ve yabancı sermayeyi ürküten bir sorun haline geldi.
Son örnek Anayasa Mahkemesi örneğidir.
Hükûmet önceleri Anayasa Mahkemesi kararlarına saygım yok demişti. Kararları uygulamadı. Sonra Hükûmeti destekleyen MHP, Anayasa Mahkemesi kapatılmalı dedi. Son olarak Yargıtay, AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Anayasamızda uyuşmazlık halinde AYM kararları esas alınır demesine rağmen, Cumhurbaşkanlığı, MHP ve Yargıtay bu hükme uymadı.
Nedenini herkes gibi yabancı sermaye de biliyor. Amaç anayasayı değiştirmek için kılıf oluşturmak. Daha önce CHP’nin türban kanun teklifini de Hükûmet kullanmış ve anayasa değişikliği yapalım demişti.
Anayasa değişirse, AYM yetkileri kısılırsa Türkiye’de denetim mekanizmaları felç olur. Cumhurbaşkanına bir daha seçilmenin önü açılır.
Mamafih Yargıtay kararından sonra;
Koç Holding, Ford ve LG Energi batarya üretim kararını iptal etti.
BP sattı, çıktı.
Üstüne vatandaşlık da verildiği halde yabancıların konut alımı yarı yarıya düştü.
HSBC’nin de daralma kararı aldığı konuşuluyor.
Cari açığın en doğru finansmanı doğrudan yabancı yatırım sermayesidir. Oysaki Türkiye’ye artık doğrudan yabancı yatırım sermayesi girmiyor, mevcutlar da çıkıyor.
Söz gelimi, ödemeler bilançosuna göre, Eylül ayında doğrudan yabancı sermaye yatırımlarında 337 milyon dolar net çıkış oldu. Doğrudan yabancı sermaye güven duyarsa girer. Portföy yatırımları ise spekülatif fonlardır. Kâr bulduğu alanlara hızla girer ve çıkar.
Hazine ve Maliye Bakanı portföy yatırımlarında giriş, cari açığın finansmanında yararlı oldu diyor. Oysaki portföy yatırımları kalıcı değil. Hızlı girip çıkar. Bu nedenle Cari açık için ancak geçici bir finansman aracı olur. Dahası geçen sene net çıkış vardı. Bu sene 9 ayda 1,9 milyar dolar girdi. Bu para 60 milyar dolar cari açığı nasıl finanse eder?
Aslında bakan portföy yatırımları ile cari açığı finanse ettik derken; kendini de ele veriyor. Çünkü bu iktidar geçmişte de yabancı sermaye ayırımı yapmadı. 2010 öncesi yüksek reel faiz ve düşük kur, spekülatif yabancı fonları çekti. Gelen yabancı sermaye de, bankalar ve kârlı işletmeleri aldı. Fiziki yatırım yapmadı. Zaten sıcak paranın girdiği ekonomiler kırılgan olacağı için, sıfırdan yatırım yapacak ciddi sermaye girmez. O dönemde de aynı bakan vardı.
Doğrudan yabancı yatırım sermayesi ile finanse edilmeyen cari açık dış borca dönüşür.
Merkez Bankası bir yıl içinde ödememiz gereken dış borç stokunu 211 milyar dolar olarak açıkladı. En az 50 milyar dolar da cari açık eklersek, Türkiye’nin bir yıl içinde 261 milyar dolar bulması veya borç çevirmesi gerekir.
Bu nedenle Türkiye’nin doğrudan yabancı yatırım sermayesine ihtiyacı var.
Çin doğrudan yabancı yatırım sermayesine güvence ve teşvik verdi. Sıcak para girişini kontrol etti. Bir yere kadar geldi. Şimdi kendisi sermaye ihraç ediyor.
Türkiye yabancı sermaye teşvikine, Çin dahil herkesten önce başlamıştı. Ama,
*Bir; sıcak para ciddi yabancı yatırım sermayesi ayırımı yapmayı beceremedi. Sıcak para serabına kapıldı.
*İki; hukukta, demokraside, yargı bağımsızlığında geri düşünce ve siyasi güven dip yapınca, yalnız yabancı sermaye değil artık yerli sermaye de çıkıyor.
Nereden bakarsak bakalım, ekonomik ve sosyal kalkınma politikaları ideolojik kalıplara sığmaz.
İdeolojide tek hedef ideolojiyi gerçekleştirmektir. Bunun içindir ki geçmişte solda devrim diyenler ve bugün de İslam’da dava diyenler, bizim toplumda zihinsel tutulmaya neden oldu.
Bu nedenle bugünkü ideolojik ve otokratik yolda çıkış görünmüyor.
Mütedeyyin ve muhafazakâr AK Partililer ve milliyetçi MHP’liler bu durumu göremiyor mu?