​​​​​​​Vatandaşa domuz yedirmenin cezası

Tarım ve Orman Bakanlığı hileli ürün satışı yapan firma ve markaları açıkladı.

Tam 200 sayfa dolusu marka.

Kimler yok ki!

Mesela benim Türkiye'nin en büyük marketler zincirinden aldığım ve markasına güvendiğim sucuğun domuz etinden yapıldığı ortaya çıktı.

Yani marka diye aldığım firma bana ve tüm Türkiye'ye domuz eti yedirmiş.

Yine İstanbul'da meşhur bir köftecinin markası ile tüm Türkiye'de faaliyet gösteren köfte şirketi neredeyse bütün ülkeye at eti yedirmiş.

Listede kimler yok ki!

Yine İstanbul, Ankara, Adana, Bursa, Antalya gibi şehirlerde insanlar dana yerine hakiki at ve eşek eti yemiş.

Hem de afiyetle.

Daha yüzlerce ürün. Kırmızı biber olarak satılan ve yoğun boya içeren üründen tutun da içinde süt olmayan peynire kadar.

Üstelik birçoğu bilinen markalar.

Hele Kayseri ve Afyon için şaşırmamak elde değil. Birçok markasında ya kanatlı hayvan eti ya da başka bir şey. Koca Kayseri ve Afyon'da birkaç markayı çıkart gerisi hep at ve domuz eti ile yapılmış ürünler.

Biz bunları yedik. Hem de marka diye korkmadan.

Artık bunun için yapılacak bir şey yok. Geçmiş ola.

Sorun şu: Bize at, domuz ve eşek eti yedirenler ne olacak?

Hiçbir şey olmayacak!

Ne olmasını bekliyorsunuz ki?

Ben cumartesi günü bakanlığın açıklamasından sonra hemen Türkiye'nin en ünlü süpermarketine gidip baktım. İnsanlar halen alıyor ve firmanın elemanları üstelik markette ikramda bile bulunuyorlar.

Bunun cezası yok mu? Elbette var! Olmaz olur mu?

Mesela ben dahil tüm Türkiye'ye domuz eti yediren o sucuk ve kavurma şirketi var ya ona öyle bir ceza kesildi ki inanamazsınız. Tam tamına 18 bin lira.

Ne büyük ceza değil mi?

Mesela lokantasındaki yemeklerde at eti kullanan Ümraniye'deki o meşhur lokantaya ne kadar ceza verildi?

16 bin lira. Ve lokanta adını bile değiştirme gereği duymadan faaliyetine devam etti. İnsanlar bu lokantada yemek için halen kuyruk bekliyor.

Bu konu ile ilgili üzerinde durulması gereken en önemli şey caydırıcı cezanın olmaması.

Sadece İstanbul'da 20'ye yakın domuz çiftliği var ve bunların kime nasıl satıldığı bilinmiyor. Çiftlik var ama kim yiyor?

İstanbul'a gelen yabancılar mı yoksa belirli gıda şirketleri mi alıyor bunu kimse bilmiyor. Müslüman bir ülkede devlet bunun denetimini maalesef yapmıyor.

İkincisi cezalar. Bir kasap 5 yıl boyunca at, eşek ve domuz eti satıyor. Tespit ediliyor ve 18 bin lira caza alıyor. Adamın bir günlük kazancı 18 bin lira. Çünkü 1 kilo dana eti fiyatına 4 kilo domuz eti alabiliyorsun. Hele yaşlı ve hastalıklı atlar neredeyse bedavaya alınıp insanlara yediriliyor.

Bir de peynir, şekerleme, ayçiçeği ve zeytinyağı, kırmızı biber gibi ürünlere kimyasal katıp insan sağlığı ile oynayanlar var.

Bunlar da aynı cezayı alıyor ve faaliyetlerine aynen devam ediyorlar.

Tarım ve Orman Bakanlığı bunları teşhir ediyor ama Türkiye'de kaç kişi bunu takip edebiliyor. Söylediğim gibi bakanlık o sucukta domuz eti bulunduğunu açıkladığı günü süpermarkette insanlar bir alana bir bedava kampanyası ile kapış kapış ediyordu.

Devlet halkının sağlığını korumak için tedbir almak zorunda. Mutlaka caydırıcı cezalar olmalı. Gerekirse o şirketin tüm ortaklarının mal varlıklarına el konulup hapis cezası verilmeli. Bir hükümet düşünün faize gösterdiği hassasiyeti vatandaşının yediklerine göstermiyor. Ülkeyi domuz çiftliğine çevirip sucuğundan kavurmasına kadar bir çok ürünün içine katıyorlar ama halen bu konuda bir adım atılmıyor.

Bu işler öyle 10 bin-18 bin liralık para cezalarıyla caydırıcı olamaz.

Ağır cezalar gelmediği sürece Türk halkı daha çok domuz, at ve eşek eti yiyecektir.

Ne diyelim afiyet olsun!

Yazarın Diğer Yazıları