Vatandaş tefeciye muhtaç
Bu yılın ilk dört ayında kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısı bir önceki yıla göre yüzde 12 gibi müthiş bir oranda artarak 510 bin kişi oldu.
Toplamda icralık olanların sayısı ise 3 milyonu geçti.
Bu rakamlar Türkiye tarihinin en ağır krizi olarak bilinen 2001 yılından bile daha fazla.
Ekonomi yönetimi aslında kredi kartındaki faciayı çok önce gördüler. Ancak tamamen tüketime dayalı bir ekonomi modeli uygulayan hükümet alınan tedbirleri sürekli gevşetti. Sonuç olarak buraya gelindi.
Türkiye’de bugün nüfusun yüzde 72’si borçlu durumda. Bunların büyük bir bölümü borcunu borçla kapatıyor.
Kiminin konut kredisi, kiminin ise tatil kredisi var. Kimi ise 3 bin liralık cep telefonunun taksitini ödemeye çalışıyor.
Kısacası Türk ekonomisi son 10 yılda üreterek değil, tüketerek büyüdü.
Sonuç olarak Amerika’nın bol parayı kesmesiyle birlikte piyasalar adeta durdu.
Ticari hayat artık durma noktasında. Sanayi kuruluşlarının bilançoları bir önceki döneme göre kârları eritiyor.
Böyle olunca da Türkiye’de bir anda işsizlik yüzde 11’e yükseldi. Şu an resmî işsiz oranı yüzde 10.6 ancak bu rakamın aslında çok daha fazla olduğu bir gerçek. Bu rakam sadece İŞKUR’a başvuranlardan elde edilen veriler.
Sicil bozuldu
Türkiye’de ekonominin durması, işsizliğin başlamasıyla birlikte vatandaşın da mali sicilinin bozulmasına neden oldu. Bankalar bundan 7 yıl önce bir araya gelerek kendi aralarında bir kayıt kuruluşu kurdular. Kredi Kayıt Bürosu. Bu büronun işi, sizin ödeme alışkanlıklarınıza göre puan veriyor. Eğer borçlarınızı düzenli olarak ödüyorsanız kredibiliteniz de yükseliyor. Bu da sizin bankalardan çok kolay kredi almanıza neden oluyor.
Ancak kredi ve kredi kartı borcunuzu bir iki gün bile geciktirseniz puanınız düşmeye başlıyor. Hele bir kaç ay aksatıp takibe düştüğünüz zaman, bankalar için adeta vebalısınız ve kimse bırakın size kredi vermek, şubesinin bile önünden geçmenizi istemiyor.
İstatistiklere göre, ticari sicili bozulan vatandaşların borç oranı 5 bin lira ve altı. Bu insanlar fakirlik sınırında yaşayan milyonlar. Maalesef bankalar bu insanlara kredi notu düşük olduğu gerekçesiyle artık kredi vermiyor. Durum böyle olunca tefeciler yeniden türemeye başladı.
Şu an Facebook gibi sosyal medyada her gün yüzlerce tefecinin ilanları var. Banka faiz oranı aylık yüzde 1.4 civarındayken tefeciler bu zordaki insanlara, aylık yüzde 3 gibi fahiş fiyata para satıyor.
Türkiye maalesef tam bir sosyal facia yaşıyor.
Yine geçen gün Facebook’ta gördüğüm bir ilan dikkatimi çekti. Faturalı hattı olana 3 bin liraya kadar kredi diyordu. Gerçekten çok şaşırdım. Kredi almak için faturalı hat ne işe yarardı? Biraz araştırınca, dünyada eşi benzeri olmayan bir tefecilik yöntemi ortaya çıktı.
Faturalı hattı olan kişiye tefeci, anlaştıkları bir GSM bayisinden iphone plus gibi fiyatı 3 bin 500 liranın üzerinde bir telefonu tarifesine ek ayda 150-200 lira gibi bir ücrete aldırıyor. Sonra bu 3 bin 500 liralık telefonu, 2 bin 500 liraya alıyor. Tefeci o telefonu, internetten normal fiyatının 100 lira altına vererek bir anda yaklaşık bin lira kazanıyor.
Tam bir dram, tam bir sosyal facia.
Türkiye neden böyle oldu demek için artık çok geç. Türkiye bu saatten sonra ne yapmalı sorusuna yanıt bulmak lazım. Bu da bizi yönetmek için meydanlara çıkan politikacıların işi.