Vatandaş siyasi partilerden bıktı
Kadir Has Üniversitesi, 4 yıldan beridir “Türkiye Sosyal-Siyasal Eğilimler Araştırması” adıyla 26 ilde ve 18 yaş üstü olanlarla anket yapıyor. Bu ankette, sosyal ve siyasi yapıyla ilgili sorular soruluyor. Sorular arasında Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerin, başarılı olup olmadığı sorusu da var.
Herkese aynı soru sorulduğu için muhakkak ki bir siyasi partiye mensup olanlar veya oy verenler kendi partilerini kayıracaktır. Ne var ki anket son dört yıl içinde her sene yapılan bir ankettir. Bu anlamda bir siyasi parti veya genel başkanının, dünkü ve bugünkü başarı durumunu tarafsız olarak ortaya koymaktadır.
Araştırmadan derlenen aşağıdaki tablo, son dört yılda siyasi partilerin ve genel başkanların başarı grafiği ortaya koymaktadır.
Sonuçlara baktığımızda, parti liderleri içinde ilk üç parti liderinin başarı puanı düşmüş, Demirtaş’ın artmıştır.
Son dört yılda en fazla puan kaybeden lider Kılıçdaroğlu olmuştur. Kılıçdaroğlu’nun 2011’de başarı puanı yüzde 25.4 iken 2014 yılında yüzde 13’e gerilemiştir. 12.4 puan kaybetmiştir.
İkinci sırada Başbakan geliyor. Başbakanın başarı puanı 11.2 puan gerilemiştir. Ne var ki 2011 başarı puanı Erdoğan’a aittir. Sonuçta Davutoğlu’nun önceki başbakan Erdoğan’dan daha başarısız olduğu söylenebilir.
Başarı sıralamasında, 2.9 puanla en az puan kaybeden Bahçeli olmuştur.
Siyasi parti olarak AKP ve BDP’nin başarı puanı artırmış, CHP ve MHP’nin ise düşmüştür.
Dört yılda başarı puanını artıran tek kişi, Demirtaş olmuştur. Demirtaş’ın 2011 yılındaki başarı puanı 8.7 iken, 2014 yılında 8.5 puan artarak 17.2 puana yükselmiştir.
BDP başarı durumunda, Genel Başkan olarak CHP’nin önüne geçmiş. Parti başarısı olarak CHP ile aynı puana çıkmıştır.
Bu sonuçları nasıl yorumlamak gerekir?
* Üç partinin ve parti genel başkanlarının başarı puanlarının düşmesinin ilk nedeni, bu partilerin 12 yıldır yeni bir proje geliştirmekte ve toplumu tatmin etmekte giderek başarısız olmalarıdır. Dikkat edersek tartışılan konular yalnızca birbirlerini suçlama şeklinde oluyor. Hiç iki genel başkanın bir projeyi tartıştığını gördünüz mü?
* Din istismarı üstüne kurulu politikalar ve laikliğin dışlanması da her üç partiye zarar verdi. CHP’nin gerek Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde gerek MYK’nın oluşmasında, AKP’nin sahasında oynamaya kalkması ve devam etmesi bu partinin başarı puanını düşürdü.
* AKP sahasında laiklik, din karşıtlığı olarak lanse edildi. CHP’nin de farklı ve daha az şiddette de olsa, laikliğin yeniden tarifi peşinde koşması, Türkiye’nin geleceği açısından endişe yaratı.
* Gerçekte laikliğin dine karşı bir duruş olarak algılanması değil, dini tahakküme ve istibdada ve inanç istismarına karşı bir duruş olarak algılanması gerekir. Laikliğin olmadığı bir Türkiye’de demokrasinin de olmayacağı çok açıktır. Laiklik, hem dinin siyasi amaçla istismarını önler, hem de dinin devlet işlerinden ve yönetimden uzak tutularak daha saygın kalmasını sağlar. Kaldı ki uygulamada halkı Müslüman olan ülkelerde laiklik olmadan demokrasinin olmayacağı denenmiş bir gerçektir.
* Otokrasiye gidiş de toplumda tedirginlik yaratmaya başladı. Türkiye’de otokrasiye gidiş olduğunu, gelişmiş demokratik ülkeler sık sık dile getirmeye başladı. Muhalefet partilerinin otokrasi ile mücadelede zayıf kalması, toplumda umutsuzluğa yol açtı.
* BDP’nin başarı puanını artmasında demokrasiyi vurgulaması da etkili oldu.