Varsa yoksa yeni anayasa
Yeni bir anayasa yapılması, topluma sanki kaçınılmaz bir durummuş gibi sunulmaya çalışılmaktadır. İlgili veya ilgisiz her sorunun kaynağı olarak mevcut anayasa gösterilmektedir. Yeni bir anayasayla bütün sorunların çözüleceği zannedilmektedir.
Mevcut anayasa, sokaktaki vatandaşın hayatını etkilememesine rağmen, birçok siyasetçi, belirlenmiş kişiler, belirli düşünceleri empoze etmekle görevlendirilmiş medya mensupları ve yeni anayasanın her derde deva olacağını istenen siyasi ve ideolojik düşünceye göre anlatmakla görevli medya konukları, bunun propagandasını yapmakta ve halkı alıştırmaya çalışmaktadır.
Yeni anayasa yapılmasını her fırsatta dile getirenlerin düşünceleri birbirinden farklıdır.
Bu düşüncenin öncülüğünü yapanların başında bölücüler gelmektedir. Bunlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin yanlış bir felsefeyle kurulduğunu, ulus devlet ve üniter devlet anlayışının ülke gerçekleriyle bağdaşmadığını, Türk ve Türk Milleti kavramlarının ırkçı olduğunu ve kabul etmediklerini ifade etmektedirler. Anayasa’nın başlangıç hükümlerinin, değiştirilemeyecek maddelerinin, vatandaşlık tanımının ve buna uyum sağlama durumunda olan diğer hususların değişmesini talep etmektedirler. Açık olarak etnik siyaset yapmakta, Kürtçülüğü/bölücülüğü savunmaktadırlar.
Bu siyaset, bölücü siyaset yapan siyasi parti (BDP), bölücü terör örgütü (PKK) ve bunun şehir yapılanması (KCK), kendi meclisleri gibi nitelendirdikleri Demokratik Toplum Kongresi (DTK), İmralı ve bunların propagandasını yapmakla görevlendirilen kişi ve örgütler tarafından koordineli bir şekilde yürütülmektedir. Bölge halkından ve bunun diğer bölgelerdeki uzantılarından bölücülüğe destek verenler, sempatizanlar, bunların yönlendirdikleri başta çocuklar ve kadınlar olmak üzere bir takım insanlar sivil itaatsizlik adı altında direnişe sevk edilmektedir.
İsteklerinin kabulü maksadıyla sürdürülen terör faaliyetinin masum ve haklı olduğu, medya vasıtasıyla topluma kabul ettirilmeye çalışılmaktadır. İsteklerinin yerine gelmemesi halinde devlet, terör ve şiddetle tehdit edilmektedir. Her söylemde demokrasi, özgürlük ve insan haklarından bahsedilmekte, ancak dayatmacı bir yöntem izlenmektedir.
Türk Vatanı’nın ve Türk Milleti’nin varlığı, bütünlüğü ve güvenliği, bölücüler tarafından kesinlikle dikkate alınmamakta, tam aksi yönde hareket edilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti; ABD, AB, BDP, PKK, KCK, DTK ve İmralı tarafından kuşatma altına alınmaya çalışılmaktadır. Her kavramın başına bir demokratik kelimesi getirilerek bölücülük kamufle edilmektedir. Demokratik çözüm, demokratik açılım, demokratik özerklik ve nihayet bunu sağlayacak demokratik anayasa.Yeni anayasa isteyen diğer bir kesim ise, mevcut anayasadaki laiklik kavramından rahatsızlık duymakta, ne kadar değişiklik yapılırsa yapılsın bu kavramın izlerinin silinmesinin mümkün olamayacağını düşünmekte, kendi ideolojilerine uygun bir yaşam tarzının ülkeye hâkim olmasını arzu etmektedir. Bir başka kesim, mevcut anayasanın darbe ürünü olduğunu söylemekte, hatta “yenisi yazılsın, isterse aynısı olsun ama yeni olsun ve baştan kabul görsün” diyecek kadar bu konuda takıntılı bir tavır içinde bulunmaktadır.
Bir başka kesim başkanlık sistemi, bir diğer kesim de demokrasinin sigortası durumundaki anayasal kurumların etkinliğinin kırılarak, yönetimde tek güç olarak kalma beklentisi içindedir.
Çeşitli kurumlarca hazırlanan/hazırlatılan anayasa taslaklarına bakıldığında, Türkiye’nin kuruluş felsefesinin, yapısının, bulunduğu coğrafyanın, jeopolitik durumunun dikkate alınmadığı, aksine yukarıda belirtilen düşüncelere hizmet edecek şekilde düzenlendiği kanaati oluşmaktadır.
Uzaktan yakından hiçbir ilgisi olmasa dahi, her memnuniyetsizliğin sebebi olarak mevcut anayasayı gösterecek kadar aşırılığa kaçan bir yaklaşımla ortaya konacak yeni bir anayasa üzerinde, ortak bir çözüm bulunması ihtimalinin çok zayıf olacağı değerlendirilmektedir. En tehlikelisi de, ülke çıkarlarını bir tarafa bırakıp, kendi çıkar ve ideolojileri için karşılıklı taviz yönüne gidilmesi, sonra da bunun Türk Milletine kabul ettirilmesi için aldatmaca yollara başvurulması olacaktır. Türk Milleti bunu kaldıramaz.
Gerginlik ve kaos yaratılmasına fırsat verilmemesi için, gerekli anayasa değişikliklerinin, mevcut anayasa üzerinde usulüne uygun olarak yapılmasının daha uygun olacağının bir kere daha vurgulamasında fayda görülmektedir.