Varlık Terörü
İftar sofrası kurulmuş, ezan sesi bekleniyordu... Herkesin kulağı ezandaydı...
O an telefon çalınca, sofrada bulunan bütün aile bir anda "hayırdır inşallah" der.
İftar vakti kim arayabilirdi ki?
Telefona bakarlar 0212'li bir telefon numarası. Yine bir şey satmaya çalışıyorlardır diye bakmazlar telefon kapanır.
Ezan okunmaya başlar ve daha ilk lokma yenilirken aynı numara bir kez daha ısrarla arar.
Bu kez sofradaki ev halkı gerilmeye başlar.
Çünkü arayan numara ısrarlıdır.
Telefonu açarlar.
Karşı tarafta bir kadın sesi sert bir şekilde azarlar:
- Neden telefonu açmıyorsunuz?
Ortam iyice gerilir.
Arayan ne polis, ne de savcıdır ama telefon açılmadığı için fırça atıyor.
Telefondaki ses kendini tanıtır bilmem hangi hukuk bürosundan arıyordur ve Mustafa A..'yı tanıyor musunuz? diye sorar.
Önce tanıyamazlar sonra hemen akıllarına gelir. Mustafa köydeki rahmetli amcanın küçük oğludur.
Hayırdır dediklerinde kadın aynı ses tonu ile anlatmaya başlar:
- Bankaya 20 bin lira borcu var. Ulaşamıyoruz! Siz ona ulaşın eğer bu borcu ödemez ise sizin eve de icra getireceğiz. Eşyalarınız borcu karşılamaya yetmez ise hapse girersiniz. Çünkü aynı aile kütüğüne kayıtlısınız.
Olayın sonrasını anlatmaya gerek yok.
Bu konuşma bankaların alacaklarını sadece yüzde 2 değerine alan bir varlık şirketi çalışanı ile bankaya borçlu kişinin amcasının çocuğu arasında geçti.
Bu münferit bir olay değil. Bu her gün yüzlerce hatta binlerce yaşanan bir olay.
Ekonomik krizle birlikte son iki yılda bankanın yasal takibe düşen kredilerinde patlama var. Bankalar verdiği krediyi tahsil edemeyince karşılık ayırmaktan kurtulmak için bu alacağını varlık şirketlerine yüzde 2 ile 4 arasında bir rakama satıyor.
Yani kaba ve basit bir hesap ile sizin 10 bin lira bankaya borcunuz varsa, bu varlık şirketi sadece 300 lira ile 500 lira arasında bir değere satın alıyor. Varlık şirketi, bunu vatandaştan üzerine avukatlık, icra ve diğer masrafları da koyarak 20 bin lira olarak tahsil etmeye çalışıyor.
Tehdit, korku ve taciz ile borcun yarısına bile fit olup, müthiş bir para kazanıyor. Tabii ki, korkup bu borcun tamamını da ödeyen var.
Evet! Varlık şirketi tahsilatları Türkiye'nin sosyal bir sorunu haline geldi.
Vatandaşı canından bezdiren şirketler, bu da yetmezmiş gibi insanların Almanya'daki akrabalarını bile arayıp buluyorlar. Üstelik saat farkından dolayı gece yarısı bile aranıyorlar.
Nüfus bilgilerinin ve aile kütüklerinin basit bir T.C. ile ortalığa saçılması böylesine büyük bir sorunu ortaya çıkarttı.
Bu konuda şikâyet o kadar çok ki! Bir de korkup şikâyet edemeyenler var.
Nasıl çözülür?
Bu sorunun çözümü aslında çok basit. Sürekli olarak paket açıklayan iktidar milyarlarca lirayı teşvik adı altında dipsiz kuyuya attı. Oysa çok küçük paralara bankaların elindeki bu vatandaşa ait borçlar varlık şirketi yerine satın alınabilir. Bankalar 500 milyon liralık bir alacağı 15 milyon liraya satıyor. Bunu bir kamu bankası satın alabilir ve insanlara faizini makul seviyede tutup, 5 yıl veya daha uzun bir süre için yapılandırabilir.
Bunu yapmayacaksa bile bu varlık şirketlerine yönelik yasal sınırlamalar getirilebilir. Yoksa bir gün hepimiz aynı kütüğe kayıtlı, yüzünü yıllardır görmediğimiz bir akbabamızdan dolayı taciz edilebiliriz.