Vakıf üniversiteleri kanamaya başladı
Türkiye’de 66 vakıf üniversitesi, 7 vakıf meslek yüksek okulu var.. 15 yeni vakıf üniversitesi de kurulma şamasındadır. Öğrenci sayısı itibariyle toplam üniversiteler içinde yüzde 7 dolayında bir paya sahiptir.
Vakıf üniversitelerinin yararlı tarafları var...
Örneğin yurt dışına daha az öğrenci gidiyor. Beyin göçü azalıyor.
Üniversite önünde aşırı birikme az da olsa azalıyor.
Vakıf üniversitelerinin kuruluşunda ve uygulamada önemli yanlışları da var.
1) Mevcut vakıf üniversitelerinde kurumlaşma olmadı.
Birkaç vakıf üniversitesi dışında, üniversite kurmak isteyenler önce bir vakıf kuruyor. Sonra üniversite kurmak için başvuru yapıyor.
Vakıf üniversiteleri kanunla kuruluyor. Kamu kurumu olarak tarif ediliyor. Ancak bugüne kadar şirket görünümünden kurtulamadılar.
* Bunun temel nedenlerinden birisi yetkilerin mütevelli heyete ait olmasıdır. Tüzel kişiliği mütevelli heyet temsil ediyor. Vakıf kuran bu heyeti istediği gibi seçiyor. Vakfı kuran tek kişi patron durumunda vakfı idare ediyor.
* Akademik birimleri de mütevelli heyet tespit ediyor. Rektör adayını mütevelli heyet belirliyor. Dekan, enstitü müdürü gibi tüm akademik birimlere mütevelli heyet atama yapıyor.
* Uygulamada bazı üniversiteler aile şirketi görünümü veriyor. Örneğin rektör aileden tayin ediliyor. Mütevelli heyet başkanı babadan oğula geçiyor.
* Bu durum yüksek öğrenimin kamusal niteliğinin azalmasına ve özel üniversite özelliği taşımasına yol açıyor.
Vakıf üniversitelerinin şirket görünümünden kurtulması için, akademik kadro tayini devlet üniversitelerinin statüsünde olmalıdır. Mütevelli heyet prensip olarak yönetime ve akademik konulara karışmamalıdır. Bu konuda mütevelli heyet başkanından alınarak rektöre verilmelidir.
Apartman kiralama yoluyla üniversite açılmasına izin verilmemelidir. Kendi gayrimenkulü olmayan vakıflara üniversite açma izin verilmemelidir.
2) Vakıf üniversitelerinde öğretim üyesi yetiştirme ikinci planda kaldı.
Vakıf üniversiteleri öğretim üyesi yetiştirme yerine hazır öğretim üyesi transfer etmeyi, öğretim görevlisi ve dışarıdan ders verdirmeyi tercih ediyorlar. Vakıf üniversitelerinde araştırma görevlisinin toplam akademi kadro içindeki payı yüzde 17’dir. Vakıf üniversiteleri konusunda hazırlanan bir YÖK raporuna göre bazı üniversitelerde araştırma görevlisi yok kadar azdır.
Öte yandan vakıf üniversiteleri öğretim üyesi yetiştirmeyince devlet üniversitelerindeki öğretim üyelerini transfer ediyorlar. Devlet üniversitelerinde eğitim ve araştırma aksıyor.
Çözüm, üniversitelerdeki piramit sistemine, vakıf üniversiteleri zorunlu olarak uymalarını sağlamak gerekir. Örneğin vakıf üniversitelerinde profesörlük tayini için, araştırma görevlisi mevcudu şart koşulmalıdır.
3) Vakıf üniversiteleri performans açısından çok farklılık gösteriyor.
Örneğin bu üniversitelerde öğretim üyesi başına yayın sayısı çok farklıdır. Bazı vakıf Üniversitesinde yayın sayısı sıfırdır.
Bunun çözümü için, vakıf üniversitelerine, gelirlerinin belirli bir kısmını araştırma ve çalışmalarına ar-ge ’ye ayırma şartı koyulmalıdır.
4) Birçok vakıf üniversitesi inşaatları vakfı kuranlar tarafından, yine kendi şirketlerine yaptırılıyor. Bu yolla vakıfların geliri, özel şirketlerine aktarılıyor. Gerçekte ise vakıf üniversitesi de yasa ile kurulmuştur. İhale ve diğer şartlarda aynı yolu takip etmesi gerekir.