Ülkenin düştüğü şu hale bakın!
CHP Adana Milletvekili Ensar Öğüt, 22 Ocak 2013 günü Erzurum’un bazı köylerini gezdi.Bir ahıra girdi. Köylü, ineklerine makarna yediriyordu. O da bu görüntüyü fotoğrafladı ve Meclis kürsüsünden, “Saman bulamayan üreticiler hayvanlarına makarna yediriyor” diyerek Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’i eleştirdi. Mehdi Eker ise böyle bir hadisenin yaşanmadığını, CHP milletvekilinin makarnayı beraberinde götürdüğünü iddia etti ve kendisini mahkemeye vereceğini söyledi.
CHP’li Ensar Öğüt de tekrar aynı köye giderek yaşadıklarını teyit ettirmek istedi. O çiftçi, CHP milletvekili ile görüşmedi. Öğüt de çevredeki kahvehaneleri dolaşarak Kur’an-ı Kerim ve bayrağa el basarak doğru söylediğini ve bu olaya şahitlik edenlerin kendisini doğrulamasını istedi.
Gündemdeki “saman-makarna” fotoğrafı bu. Kim doğru söylüyor, kim doğru söylemiyor, bilmiyoruz. Aslında bu çok da önemli değil. Önemli olan Türk besicisinin samansız kalıp kalmadığı. Bizim de çevremizde besiciler var. Samanın “altın” hayvanın “pul” olduğu bir dönemden geçiyoruz. Hayvanlarının bir kısmını kış şartlarında doğaya bırakan köylülerin olduğunu siz gazetelerden okuyorsunuz, biz köylerimizden telefon haberleri ile öğreniyoruz.
İlgili Bakan Mehdi Eker’in asıl kabul etmesi gereken durum bu. Böyle olmasına rağmen biz makarna-saman ilişkisine de göz attık ve şunu gördük. Bir paket makarna ortalama 1 TL. Bir balya saman ise fiyatının tavan yaptığı günlerde 22 ila 25 lira arasında idi. Bir balya saman ise 20-22 kilo arasında geliyor. Yani bir kilo saman ile bir paket makarna aşağı yukarı aynı fiyata. Ülkenin, üreticinin düştüğü şu hâle bakar mısınız?
Peki, CHP milletvekili mi doğru söylüyor, Bakan mı? Gerçek bir olmasına rağmen doğrunun iki olması mümkün değil, amma bence her ikisi de doğru söylüyor olabilir. Çünkü benzer şeyler bu meslekte başımıza çok geldi.
Yıllar önce çok iyi tanıdığım 3 kişi, memleketten Ankara’ya iktidar partisi milletvekillerinden biri ile görüşmek için geldi. Gelmeden önce de telefonla randevulaşmışlar. Gelin görün ki o milletvekili bu arkadaşları kabul etmemiş. Kabul edilmeyen bu dostlar soluğu bizde aldı, vekil hakkında demedik laf bırakmadılar.Benim de canım sıkılmıştı.
Randevu isteniyor, veriliyor, insanlar da milletvekilidir sözüne güvenilir diye yüzlerce kilometre uzaktan yollara düşüp seni ziyarete geliyor. Ama sen dönüp yüzlerine bile bakmıyorsun.
Kızdım ve “İsterseniz yazayım” dedim. Çok sevindiler, yaz dediler, yazdım. Efendim, yazı o gün çalıştığım gazetede çıkınca milletvekili kendilerini aramış, onlar da, biz böyle bir şey demedik demişler. Sanki ben rüyamda gördüm onların başına gelenleri. İnsanımız iktidarın şerrinden öteden beri korkuyor, korkunca da işte böyle manzaralar ortaya çıkıyor.
İster öyle olsun ister başka türlü. Gerçek şu ki samanın kilosu ile bir paket makarna fiyatının aynı olduğu bir yılı geride bırakıyoruz. Önümüzdeki yıl daha mı iyi olacak derseniz, aldığımız haberler, inanın hiç de iç açıcı değil. Mevsim, geçen yılın fotokopisi gibi bir seyir izliyor. Havalar böyle ise hükümet ne yapsın demeyin sakın.
Hükümet en büyük hatayı, ekilmediği halde ekilmiş gibi gösterilen arazilere karşılıksız para vermekle ve besicinin alın terini değerlendiren ET-Balık Kombinaları kapatmak ve alımı durdurmakla yaptı ve bu sebeple Türkiye, daha düne kadar kendine yetebilen bir tarım ve hayvancılık ülkesi iken samana ve angusa muhtaç bir ülke haline geldi.
Gerçek bu kadar ortada iken biz her şeyi iyi yaptık diyor, başka bir şey demiyorlar. İyi ki “iyi yapmışlar” bir de “kötü yapsalardı” halimiz nice olurdu?