Üç ayrı cephede, üç ayrı strateji
Cevremizde birbiriyle bağlantısı olmayan üç ayrı çatışma bölgesinde kendine özgü stratejiler uygulanmakta, ancak bu çatışmaların sebepleriyle değil, güncel durumlarıyla ilgilenilmektedir. Bu bölgeler Gazze, IŞİD ve Azerbaycan-Ermenistan cepheleridir.
Gazze cephesi: Bağımsız Filistin Devleti istenmiyor!
Gazze’de bir insanlık dramı yaşanmıştır. İsrail kendisine tehdit olarak gördüğü Hamas’ın askeri gücünü ve siyasi gücünü kırmak maksadıyla hava taarruzlarıyla başlattığı ve kara operasyonuyla devam ettirdiği saldırılarını şimdilik durdurmuştur. İsrail, şehirlerin içine girerek yakın muharebeye tutuştuğu taktirde çok fazla zayiat vereceğini değerlendirdiğinden, hava ve helikopter taarruzları, topçu ve tank ateşleriyle sonuç almayı tercih etmiştir. Bu nedenle hem istediği sonucu alamamış, hem de Hamas’ın askeri gücünü yok edeceğim derken çok fazla masum sivilin ölümüne de sebep olmuştur. Bu durum, siyasi nedenlerle İsrail’i haklı gören yönetimlerin dışında, sağduyu sahibi dünya kamuoyundan da büyük tepki çekmiştir.
Başta ABD olmak üzere birçok batılı ülke, İsrail’e destek vermiş, BM dahil diğer ülke ve kuruluşların yaptığı kınamalar ve gösterdiği tepkiler de sönük ve etkisiz kalmıştır. Bunun sebebi, öncelikle İsrail’den vazgeçememeleridir. Ayrıca, Batı Şeria’daki El-Fetih Filistin yönetimiyle, Gazze’deki Hamas yönetiminin mutabakata varmaları ve işbirliği yaparak bağımsız Filistin Devleti’nin oluşması için güç oluşturmalarıdır. Hem uluslararası güçler, hem de İsrail, barış görüşmelerinden sonuç alınmasını, dolayısıyla bağımsız bir Filistin Devleti’nin kurulmasını istememektedir. İsrail’in Gazze takıntısının esas sebebi budur.
IŞİD cephesi: IŞİD batılı ülkelerin bir projesi mi?
Suriye’deki otorite boşluğundan yararlanarak kuzeydeki PYD yönetimiyle, merkezdeki Esat yönetimi arasında kendisine hayat sahası bulan, burada güçlenen ve belirli bir bölgeyi kontrol altın da tutan IŞİD, daha geniş bir bölgede hâkimiyet kurabilmek için Suriye’deki mücadelesini sürdürmektedir. IŞİD bu mücadeleye devam ederken, ABD müdahalesi sonrasında oluşan yönetimin etkili olamaması sonucunda fiilen üçe bölünen Irak’ta da, özellikle ortada oluşan Sünni kesimde hâkimiyet kurabilmek için vahşi bir mücadele içine girmiştir.
İslam adına savaş verdiğini öne süren IŞİD, mücadelesini çok vahşice sergilediği için müthiş bir korku salmış, bu nedenle işgal için gittiği yelerde çok fazla mukavemetle karşılaşmamıştır. En şiddetli mücadelesini kuzeydeki Kürt özerk yönetimindeki Peşmerge’yle sürdürmektedir. Bu kapsamda zor durumda kalan Türkmenler bile Kürtlerin korumasına muhtaç duruma düşmüşlerdir. Hatta Barzani, mevcut durumu fırsat bilerek, Kerkük’teki Türkmenleri korumak adına Kerkük’ün tümünde yönetimi ve kontrolü ele almış durumdadır. Diğer taraftan IŞİD, halifeliğini de ilan ederek bölgedeki konumunu daha da güçlendirme peşindedir.
ABD’nin sadece Kürt bölgesine girilmesini önlemek için Peşmerge’ye destek olunacağına ilişkin girişimlerine rastlanmaktadır. Fazla bir tepkisi yoktur. Bu durum, ABD ve Batı’nın, IŞİD’i, bölgede oluşan Şii kuşak karşısında oluşturmaya çalıştıkları Sünni kuşağın önemli bir unsuru olarak gördüğü algısını yaratmaktadır. Halifelikle de bunun güçlenerek, bölgede, kendisine müzahir bir IŞİD’le kontrol sağlayabileceğini hesapladığı değerlendirilmektedir. Ancak IŞİD’in belirlenen bölge dışına çıkması da istenmemekte, PKK bile
bu amaçla Peşmerge’ye destek için kullanılmaktadır.
Azerbaycan-Ermenistan çatışması: Rusya’nın dikkat dağıtma çabası mı?
Kırım’ın göz göre Rusya’ya ilhakından sonra, Ukrayna’nın doğusunda Rus ayrılıkçı güçlerle Ukrayna devlet güçleri arasındaki çatışma devam etmektedir. Bu çatışma sürerken, çatışma bölgesi hava sahasında Malezya uçağının düşürülmesinin, Rusya’nın katkı ve desteğiyle Rus ayrılıkçı güçleri tarafından yapıldığına ilişkin güçlü deliller de ortaya çıkmıştır. Batı’nın Rusya üzerindeki yaptırımları da gittikçe artmaktadır.
Bu çerçevede Azerbaycan-Ermenistan sınırındaki çatışmanın, Ermenistan tarafından Rusya’nın telkin ve teşvikiyle çıkartıldığı, böylece Rusya’nın dikkat dağıtarak, üzerindeki yaptırımlar ve uçak düşürme baskısını hafifletmek istediği değerlendirilmektedir. Ayrıca Rusya’nın, iki ülkenin arasını bulmak için yaptığı teşebbüslerin de, iyi niyet gösterisi olarak aynı kapsamda düşünülebileceği kıymetlendirilmektedir.
Uluslararası güçlerin oyunu olan bu alanlardaki olayları doğru okumak, sebeplerini incelemek, olası tehdit ve tehlikelere karşı politika ve stratejiler geliştirmek zorunlu görülmektedir.