Tuz kokunca!..

"FETÖ" operasyonları kapsamında 87 MİT personeli görevinden ihraç edildi.

15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından kamuda yapılan ihraç işlemlerinde bu fasla ayrı bir parantez açmak lazım. Haber sütunlarımızda göreceksiniz ama konu bütünlüğünü bozmaması için biraz detay verelim;

"15 Temmuz'daki darbe girişimi sonrasında, Fetullahçı Terör Örgütü ile ilişkisi bulunduğu gerekçesiyle açığa alınan 141 MİT personelinden 100'ü hakkındaki soruşturma tamamlandı. Bunlardan 87'si memuriyetten ihraç edildi. İhraç edilen personelden 52'si hakkında hazırlanan dosya savcılığa gönderilerek suç duyurusunda bulunuldu. Açığa alınan 41 personel hakkındaki soruşturmanın da yakında tamamlanacağı bildirildi."

Bu "87" rakamı öyle böyle bir rakam değil. Çok büyük ve önemli bir rakam. Devamı geleceği belli ama düşünebiliyor musunuz büyük bir ülkenin gizli servisine 87 "terör örgütü üyesi sızmış"!.. Ülkesini tehditlerden koruyacak istihbari çalışmaları yapmakla yükümlü gizli servise teröristler sızmış ve bugüne kadar da haberleri olmamış... MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın göreve getirildiği ilk günlerdeki propaganda çalışmalarını hatırlıyorum; "MİT'in saygınlığı yeniden tesis edilecekti. İçine kapanıklıktan kurtulacaktı. Uluslararası alanda daha saygın, etkin hale getirilecek ve bölgesinde oyun kurucu olacak"tı!.. Fakat, ne yazık ki bunların hiç biri bugüne kadar gerçekleştirilemedi. Ne acıdır ki sızmaları önlemesi gereken kuruma da bir gizli servis açısından asla affedilemeyecek ve özür kabul edilemeyecek sayıda sızma olmuş.

Bilmeyenler içinde hatırlatalım; Kamuda yapılacak üçlü kararnameli atamalar ve bunun dışındaki hassas yerlere yapılacak tüm görevlendirmeler için MİT'ten ilgili makam mutlaka temiz raporu ister. Bu raporların gelmesi bazen aylar sürer. Devlet geleneği olarak da temiz raporu gelmeyen bürokratın ataması yapılmaz. Artık gerisini, varın siz düşünün. Ayrıca, MİT görevlilerinin uluslararası arenada meslektaşları ile girişecekleri mücadelelerde yapılacak pazarlıklarda kendilerine nasıl bakılacağını ve yüzlerine neler söyleneceklerini düşünmek bile istemiyorum.

Şimdi her şey açık seçik ortaya dökülüyor. Bozacı şıracı misali... Ne kadar manidar bir şarkı imiş "Beraber yürüdük biz bu yollarda"... Bir süredir neden söylenip çalınmaz ki?..

***

Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş de konuyla ilgili YENİÇAĞ'a değerlendirmelerde bulundu. Öneş "kara leke" diyerek şunları söyledi;

"MİT bünyesinde böylesine bir yapının oluşması ve 87 kişinin ihracı, 52 kişinin dosyasının savcılığa sevk edilmesi haberi tabii ki beni derinden üzdü. Bu MİT tarihinde kara bir leke olarak kalacaktır. MİT için bunu söylerken maalesef Türkiye'nin içinde bulunduğu şartlarda silahlı kuvvetlerimizden emniyet teşkilatından devletin tüm bürokratik kurumları içerisinde böyle yapımın oluşması veya gelmesi tabii ki kabul edilebilir bir olay değil. O bakımdan ümit ederiz ki hukuk sisteminin içerisinde hakların korunarak bu meselenin FETÖ örgütü gibi benzeri tüm örgütlerin temizlenmesi ve devletin demokratik sistemi içerisinde tekrar çalışır hale getirilebilmesidir. Türkiye'nin en önemli sorunu bugün budur."

* Bu rakam artar mı?

"Onu bilemiyorum. Bilgi sahibi değilim. Açıklanan rakamlara göre konuşuyoruz. Bu rakam dahi -Millî olan bir istihbarat teşkilatının çünkü- ülkenin ve milletin bekasını korumakla yükümlü olan bir kurumda böyle bir yapının oluşması tabii ki aklımızın aldığı bir olay değil. Ama bir gerçek ve Türkiye gerçeği."

* Bugüne kadar neden beklendi neden temizlenemedi?

"Tabii ki bu konuda çok büyük tartışmalar var. Meselenin bir süreç içerisinde çok gerilere giden tarihsel bağlantıları var ama böylesine bir sürecin çeşitli konjonktürel gelişmeler içerisinde bu duruma gelmesi ve bu duruma gelmesinde devletin kurumsal yapılarının ve devleti yönetenlerin sorumluluğu çok önemli. Burada öncelikle bir siyasal sorumluluk var. Çeşitli uzun süreçler içerisinde çeşitli dönemlerin siyasal sorumlularının ciddi sorumluluğu var. Bugün geldiğimiz noktada mesele kriminal bir boyut haline de geldi ve hukuki cezai sorumluluklar... Tüm bunlar, hukuk içerisinde temizlenirken devletin kurumsal yapısının güçlendirilmesi öncelikle demokratik bir devletin hukuk sisteminin, hukukun üstünlüğünün şekillendirildiği bir devlet yapısının mekanizmasının kurulması, işler hale gelmesi bugün TBMM'nin siyasi iktidarın tüm siyasi sorumluların ve aktörlerin öncelikli meseledir. Bu öneme göre hareket edilmesi gerekir. Yani, millî bir dava ile millî bir sorunla karşı karşıyayız. Bu da Türkiye'nin en öncelikli meselesi. Türkiye'nin demokratik sistemin güçlendirilmesi demokratik kurumsal yapılarına derinlik kazandırılması kurumsallaşma ve burada milletin bekasını korumak için milletin bütünlüğünü korumak için gerekli olan adımların geciktirilmeden atılması meselesi. Tabii ki sonuç olarak siyasi sorumluluk ön plana düşüyor."

***

Ankara, MİT operasyonu ile çalkalanırken, kulislere TBMM'de "FETÖ" kadroları ile ilgili inceleme ve soruşturmaların tamamlandığı haberi düştü. Ağırlıklı, eski Meclis Başkanı Bülent Arınç döneminde Meclis'e alınalar ile ilgili ihraç kararlarının eli kulağında olduğu duyuldu.

Yazarın Diğer Yazıları