Türklüğü silenler İslam'ı da silecek!

Haberi Ali Emre Seroğlu bildirdi; iyibilgi.com sitesinde yayınlanmış.. Orijinalini Roma’dan yayın yapan Katolik Haber Ajansı’nın internet sitesinde buldum. Habere göre Roma’da “Catholic Engagement with World Religions” yani “Dünya Dinleri ile Katolik Nikah” adlı kitabın tanıtım toplantısında konuşan Harvard Divinity School’dan Prof. Harvey Cox, Çin’in önümüzdeki yirmi yıl içinde dünya Hıristiyanlarının çoğunluğunun vatanı olacağını söyledi.
Harvey Cox, Roma’da Cizvitlerin, misyoner yetiştiren Gregorian Üniversitesi’nin 80’inci kuruluş yıldönümünün de kutlandığı toplantıda yaptığı sunumda, “Dinlerarası diyalog sayesinde, Çin, 20 yıl içinde dünyanın en büyük Hıristiyan nüfusuna sahip olacak” dedi.
Dinlerarası Diyalog için Papalık Konseyi üyesi ve Georgian Üniversitesi’nin Misyonerlik Bölümü Direktörü Ilaria Moralı ise Türkiye’ye yedi defa gittiğini, Müslüman bir profesörle bir araya geldiğini ve dinlerarası diyalog çerçevesinde konuşmalar yaptığını anlattı. Moralı, “Türk profesöre, teolojik felsefeyi derinleştirmeleri ve Katolik inancın Hıristiyan inancına ait olmayanlara nasıl baktığını, öğrencilere öğretmeleri gerektiğini söyledim” diye konuştu.
Kitap tanıtımı için konuşan Maksikalı Fernando Velázquez ise “Dinlerarası diyalog, kilisenin bugün karşı karşıya olduğu en önemli konulardan biridir. Diyaloğun büyük bir geleceği var. Kilise bundan korkmuyor çünkü, kendisini diğer din mensuplarına tanıtma fırsatı buluyor. İsa Mesih’in mesajını onlarla paylaşıyor” diyor.

***


Türkiye’de de dinlerarası diyaloğun propagandası bir ara çok yoğundu. Biz o zaman ABD Büyükelçisi Edelman’ın, “21’inci yüzyılda ABD’nin en büyük girişimi, İslam’da reform stratejisidir” sözlerini hatırlatarak “Dinlerarası diyalog” un ne demek olduğunu Papa, II.John Paul’ün 1991 yılında, kendisine bağlı bütün kiliselere gönderdiği “Kurtarıcı Misyon” başlıklı yazısından alarak açıklamıştık:
“Dinlerarası diyalog, kilisenin bütün insanları kiliseye döndürme amaçlı misyonunun bir parçasıdır. Bu misyon aslında Mesih’i ve İncil’i bilmeyenlere ve diğer dinlere mensup olanlara yöneliktir.”
Papa, 24 Aralık 1999’da yayınladığı mesajda da “Birinci bin yılda Avrupa Hıristiyanlaştırıldı. İkinci bin yılda Amerika ve Afrika Hıristiyanlaştırıldı. Üçüncü bin yılda ise Asya’yı Hıristiyanlaştıralım” diyordu. Güney Kore’den sonra Çin’in ve Türkiye’nin Hıristiyanlaştırılması bu projenin gereğidir.
1964 yılında Vatikan’da kurulan “Hristiyan Olmayanlar Sekreteryası” nın başındaki Pietro Rossano da kendi yayın organlarında, “Diyalogdan söz ettiğimizde, açıktır ki bu faaliyeti, kilise şartları çerçevesinde misyoner ve İncil’i öğreten bir cemaat olarak yapıyoruz. Diyalog, Kilise’nin İncil’i yayma amaçlı misyonunun çerçevesi içinde yer alır” diye yazmıştı.
Özetle, bütün bu faaliyetler, aslında Hıristiyanlık adına misyonerliktir. Esasen, Müslümanların kitabı Kur’an’a göre, “Allah katında din, İslam’dır” ve tamamlanmış bir din olan İslam’ın diğer dinlerle kendisini eşit sayması mümkün değildir. Çünkü, İslam, bu dinlerin üzerine gelmiştir!

***


Mardin Kızıltepe karayolu üzerinde Türkmen Dağı yamaçlarında yazılı duran “Ne mutlu Türküm diyene” yazısının silinmesi, işte bu misyonun devamıdır. Çünkü Türklük bilinci, aynı zamanda İslam bilinci demektir. Bu durum, Türkiye’deki ateistler için bile böyledir. Çünkü onlar da İslam kültürü içinde doğmuş ve yaşamıştır. İslam kültürü onların hayatlarının da bir parçasıdır.
Bu bakımdan “Ne mutlu Türküm diyene” yazısının silinmesi, sadece Türklüğe değil, İslam’a karşı açılmış bir savaşın uygulamasıdır..
Mardin Valisi Turan Ayvaz, “Ay yıldızın daha güzel olduğunu düşündüğümüz için bunu uygun gördük. Bu yazıların 1980’li yıllara ait olduğunu biliyoruz ve ihtilale ait her şeyi silmek istiyoruz. Herkesin ortak değeri olan ay-yıldız yaptık. Çok da güzel oldu” dedi.
Yani valiye göre, Türklük herkesin ortak değeri değil! Oysa, Anayasa, “Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür” diyor.. Devletin temeli işte bu anlayıştır. Dolayısıyla vali de bu yazıları ilkellik olarak gördüğünü söyleyen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül gibi Anayasa’yı çiğniyor. Fakat, aslında Türklükle birlikte İslam’ı da çiğniyorlar. Çünkü, Türklük, bugün de İslam dininin en büyük dünyevi dayanağıdır..

Yazarın Diğer Yazıları