Türkiye’yi dünyanın en kırılgan ekonomisi ilan ettiler

Amerikan Merkez Bankası (FED) raporunda Türkiye’yi, dünyanın en kırılgan ülkesi olarak tanımladı. Raporda, “gelişmekte olan ülkeler kendi yaptıkları hatalar nedeniyle zor durumda kalabiliyor” şeklinde bir yorum yer aldı.
FED’in açıkladığı dünyadaki 15 kırılgan ülke içinde, ilk sırayı Türkiye alıyor. İkinci sırada Brezilya ve üçüncü sırada Hindistan var. FED raporunda, kırılganlığı, Türkiye’nin yüksek cari açığına ve buna karşılık döviz rezervlerinin yetersiz olmasına bağladı.
Bugüne kadar dünyada cari açıkla çok uzun dönem yaşayan bir ülke görülmedi. Türkiye, 10 yıldan beridir yüksek cari açık veriyor. O kadar ki 2011 yılında cari açığın milli gelire oranı yüzde
10 olmuştu.
Son altı yılda cari açığın sürdürülemeyeceğini, sıcak para lobisi ve spekülatörler dışında, aklı başında ve tarafsız düşünen herkes kabul ediyordu. Üretim ithalata bağlı olduğu için, 2013’ün son ayında kur artışı ile cari açık da arttı. 2012 yılında 48,5 milyar dolar olan cari açık, 2013 yılında 65 milyar dolara yükseldi. Ara malı ve ham maddeyi içeride üretinceye kadar cari açık artar. Ancak ithalat yerine iç üretim ikame edilirse cari açık sorunu çözülür. Zira ihracat malının içinde yer alan ara malının da yüzde 80’i ithal ara malıdır.
Türkiye’nin 2003-2013 yılları arasında geçen 10 yılda vermiş olduğu toplam cari açık, 408 milyar 124 milyon dolardır. Bu kadar cari açık Türkiye’nin altı aylık toplam milli gelirine eşittir.
FED raporunda “sorun gelişmekte olan ülkelerin kendi hatalarıdır” diyor. Türkiye’nin hatası, IMF ve IMF’yi temsilen Kemal Derviş’in getirdiği dalgalı kur sistemini benimsemiş olmasıdır. Zira IMF’nin destek için 2001 yılında şart koştuğu dalgalı kur sistemi Türkiye için uygun bir kur sistemi değildi.
Her şeyden önce dalgalı kur sistemi için gerekli olan piyasa altyapısı mevcut değildi. Vadeli işlemler piyasası yoktu... Dolarizasyon vardı.. Üstelik IMF sermaye hareketlerinin tam serbestini istemişti.
Gerçekte ise dalgalı kur sistemi cari dengeyi otomatik olarak sağlar. Çünkü cari açık olursa döviz talebi artar... Talep artınca kurlar artar.. Arkasından ithalat pahalılaşır, ihracatta ülkenin rekabet gücü artar ve sonuçta cari denge otomatik olarak sağlanır.
Ne var ki, IMF’nin tam serbesti istediği sıcak para, Türkiye’de oyunu bozdu ve cari açıktan daha fazla sıcak para girince de kurlar artmadı. Kurlar üstünde baskı oluştu. Merkez Bankası da bu fırsatı enflasyonu bastırmak için kullandı. TL’nin aşırı değer kazanması cari açığı artırdı.
Bugün Türkiye’yi kırılgan ilan eden ülkeler, o zaman cari açık yoluyla kendi ülkelerine kaynak aktardıkları için, yani resmen ekonomik anlamda Türkiye’yi sömürdükleri için, Türkiye’yi yükselen ekonomi olarak ilan etmişlerdi.
Türkiye, IMF politikalarını aynen kabul ettiği ve bir “Ulusal ekonomi” politikası olmadığı için gerçekten hatalıdır.
Türkiye, 2001 krizinden sonra kendi şartlarına, piyasa durumuna, ekonomik yapısına, makro ekonomik dengelere, geleneksel tüketim alışkanlıklarına daha uygun bir iktisat politikası benimseyebilirdi. Ne var ki Merkez Bankası ve hükümet dış güçlerin tuzağına düştü. Düşük kurun ve ucuz ithalatın getirdiği suni rahatlığı tercih ettiler. Türkiye’nin geleceğini ipotek altına alan cari açık ve dış borçlardaki artışa göz yumdular. Bu nedenle hatalıdırlar.
FED raporunda gelişmekte olan ülkeler arasında kırılganlığı en az ülke Çin gösteriliyor. Doğrudur... Çünkü Çin “ulusal politikalar” uyguluyor. Ülke çıkarlarını her şeyden önde tutuyor.

Yazarın Diğer Yazıları