Türkiye’yi batı değil, Rusya ve Çin sömürüyor
TÜİK verilerine göre Türkiye’nin geçen sene 2023 Ocak- Şubat 2 aylık dış ticaret açığı 26,4 milyar dolar iken bu sene aynı iki ayda yüzde 51 oranında daraldı ve 13. Milyar dolara geriledi.
Dış ticaret açığının azalması iyi ama gerekli olan dış ticaret açığından kurtulmaktır. Zira dış ticaret açığı, cari açık kaynak ve servet kaybı demektir.
Geçen yılın ilk iki ayına göre bu sene dış ticaret açığının düşmesi, ihracat artışından değil, altın ithalatının yasaklanmasından oldu.
Hazine ve Maliye Bakanlığı 22 Eylül 2023 ten itibaren işlenmemiş altın ithalatına kota getirdi. Kota Borsa İstanbul A.Ş.’ye üye olan kıymetli madenler aracı kuruluşları tarafından gerçekleştirilen işlenmemiş altın ithalatı için ve bu kuruluşların ithalat ve borsa işlemleri göz önünde bulundurularak tahsis ediliyor.
Kota nedeni ile geçen sene ilk iki ayda toplam 8,9 milyar dolar olan Altın, parasal olmayan (altın madeni hariç) ithalat, bu sene aynı aylarda toplam 2,1 milyar dolara geriledi.
İşlenmemiş maden ithalatı, toplam ithalat içinde aramalı ve hammadde ithalatı içinde yer alır. Bu nedenle bu iki ay itibariyle geçen sene toplam ithalat içinde yüzde 78,8 oranında olan aramalı ve hammadde ithalatı bu sene aynı aylar itibariyle yüzde 70,9 oranına geriledi.
İşlenmemiş altın ithalatına kota getirilmesi elbette ki ekonomiye bazı maliyetler getirecektir;
Altın ithalatçıları ‘’Kota yüzünden külçe altının kilo başına fiyatı Türkiye’de uluslararası piyasalardan 3 bin dolar daha yüksek. Bulgaristan’dan, Yunanistan’dan, İran’dan yolcu beraberinde altın getiren, 3 bin dolar kazanıyor. Dövizimiz onlara gidiyor’’ diyor.
Kota getirilmesi kaçak altın ticaretini artırdı.
İşlenmiş altın ihracatında düşme olacaktır.
Ama ne olursa olsun, şimdi Türkiye için en önemli sorun dış açıklar ve neden olduğu döviz sorunundan kurtulmaktır.
Dış açıklardan kurtulmak için bir istikrar programı içinde şu önlemleri almamız gerekir.
1.Üretimde kullanılan ithal girdi oranını düşürmek gerekir. İthal girdi oranı İmalat sanayiinde yüzde 40 ve daha yüksek orandadır. İhracat malı üretiminde ise yüzde 70 ve daha fazla orandadır.
İthal girdi mallarını içerde üretmek için yalnızca bu sektörlerde ithal ikameci politika uygulamak, yerli yatırımlara yüksek teşvikler vermek gerekir.
2.Toplam ithalat içindeki payı yüzde 3, 1 olan yüksek teknoloji ürünlerinin payını artırmalıyız.
Yüksek teknoloji ürünleri daha pahalıdır. Yüksek teknoloji ürünlerinin ihracattaki payı azaldıkça, Türkiye’nin dış ticaret hadleri de geriledi. Yani Türkiye artık ucuz satıyor, pahalı alıyor.
Türkiye Yüksek teknoloji üretiminde ihracatını artırmanın yolu;
Orta ve uzun vadeli planlama yapmak, teknoloji üretiminde ithal ikamesi politikası uygulamak ve yüksek teşvikler vermektir.
AR-GE‘ye kaynak aktarmak, araştırma kurumları ve Üniversiteleri siyasi tasalluttan kurtarmaktır.
3- Milli bir dış ticaret politikamız olmalıdır.
En çarpıcı örnek; batı ülkeleri ve Rusya ve Çin ile dış ticaretimizi karşılaştırmaktır.
Ocak-Şubat dönemi iki ayda;
AB; İngiltere ve ABD’den oluşan batıya karşı 0,7 milyar dolar dış ticaret fazlası verdik. Buna karşılık Rusya ve Çin’e karşı 12,8 milyar dolar dış ticaret açığı verdik. Bu demektir ki toplam 13 milyar dolar dış ticaret açığının, tamamına yakınını yani yüzde 98,5’ini bu iki ülkeye vermişiz. (Aşağıdaki Tablo)
Rusya ile doğalgaz ve petrol pazarlığı yapmalıyız. Çin’den teknoloji malı dışında kalan ithalata kota getirmeliyiz. Kota içinde Çin ithalat lobisini ortadan kaldırmak gerekiyor.
Sonuç; Çağımızda emperyalizm silah yoluyla olmaz. Rusya ve Çin gibi ülkeler yolsuzluğa açık ülkelerdir. İçerde birileri ile işbirliği yaparak, bizde olduğu gibi dış ticaret yoluyla sömürü düzeni kuruyorlar.