Türkiye'nin yumuşak karnı
Pazar günü Türkiye için gerçekten felaket bir gündü.
Saat 14.30'da başlayan bir siber saldırı akşam saatlerinde Türkiye'nin en büyük bankasına yöneldi. Dakikalar içerisinde bankanın sistemi kitlendi.
Önce internet şubesi çöktü, hemen arkasından bankanın ATM sistemi ve son olarak da milyonlarca kredi kartı çalışmaz oldu.
Birçok kişi benzin istasyonlarında mağdur oldu. Ruhsatlarını bırakanlardan tutun da bankaya ulaşamayıp saçını başını yolanlar mı ararsınız?
Türkiye ancak gece saat 23.30'da bu saldırıyı püskürtebildi.
Bunu yaparken de bir Amerikalı internet şirketinden destek alındı.
İşin garip yanı bankanın telefonları da çalışmadı. Çünkü o da dijitaldi ve siber saldırıdan etkilendi.
Bunu tek bir banka yaşadı.
Tek bir bankaya yapılan siber saldırı Türkiye'ye adeta dijital kıyameti yaşatmıştı.
Her yıl teknoloji ödülü alan bu banka son saate kadar gurur yapıp siber saldırı nedeniyle sistemlerinin gittiğini sakladı.
Bu da ayrı bir fiyasko. Bunu bilmeyen vatandaş sürekli sisteme yüklendi ve ortaya dediğim gibi tam bir kaos çıktı.
Burada konumuz bu banka değil.
Bu dijital kıyamette iki şeye bakmamız lazım.
Birincisi stratejik önemi olan Türk Telekom'un yabancılara satılması, Dönemin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, "babalar gibi satarız" diye bir cümle kullanmıştı. İşte o babalar gibi satış Türkiye'yi felakete götürdü.
Dünya tarihindeki en karanlık ve en kötü özelleştirme olarak yerini aldı. Yeniçağ 'da, Hariri Telekom olarak eleştirdiğimizde şirketin kurumsal iletişimi bana tepki gösteriyordu: Hayır Türk Telekom!
Gördük Türk Telekom'u!
Türk Telekom'a, Hariri Telekom tek kuruş yatırım yapmadığı gibi Türk bankalarına 10 milyar dolara yakın borç takıp beraberinde de 7-8 milyar dolar temettü alarak kaçtı.
Telekom'un yeni sahibi bankalar devletten yardım bekliyor. Sanki bu krediden elde edecekleri karı devletle paylaşacak gibi zararı devlete yıkmak istiyorlar. Tipik bir şark kurnazlığı. Bu iktidar bankalara yine kıyak çeker mi derseniz bence yapar. Halkın cebinden alıp bankalara verir. Sırf AKP'nin yarattığı tarihi rezalet kapansın diye.
Türk Telekom stratejik bir kurumdur. Dijital çağda kesinlikle özelleştirilmemeli ve devletin kontrolünde olmalı.
Türk Telekom'un yönetiminde sözde devlet adına denetleyiciler vardı. Onların hepsi bugün farklı görevde keyif yapıyorlar. Kimse bu kişilere hesap sormadı. Hariri, bu kurumu soyarken sen ne yaptın diye soran oldu mu?
Elbette hayır!
Gelelim ikinci önemli noktaya.
Bu siber saldırı bize gösterdi ki, Türkiye'nin yumuşak karnı dijitalleşme. Dijitalleşmede yüzde 90 yurtdışı bağımlılığımız var. Bu konuda ciddi bir yatırımımız yok. Yarın Amerika, bize bu konuda bir yaptırım uyguladığı zaman tüm ekonomimiz çöker. Türkiye'nin internet ağının çökmesi ne anlama geliyor pazar günü gördük.
Bankacılık sistemi çöker. Sadece bir bankaya yapılan saldırıda bile on binlerce insan mağdur oldu. Benzin alamadık, marketlerde alışveriş yapamadık. Yanında nakit taşıyanlar kurtardı ama para taşımayanlar ise büyük bir çaresizlik yaşadı.
Düşmanlarımızın Türkiye'ye bomba atmalarına gerek yok. Milyar dolar ödeyerek aldığımız o hava savunma sistemleri maalesef Türkiye'yi dijital bir saldırıdan koruyamıyor. Emin olun siber saldırı füzelerden daha etkili ve daha çok zarar verecektir Türkiye'ye.
Türkiye, bu yumuşak karnı dijitalleşmeye ciddi yatırım yapıp kendi kalkanını kurmak zorunda. Bunun için de ilk olarak Türk Telekom'u acil olarak yeniden millileştirmeli.