Türkiye tasarruf yaratamıyor
“AKP iktidar olmadan ortalama tasarruf oranı, yüzde 20’nin üstünde idi.. AKP iktidarında ortalama tasarruf oranı, bazı yıllar yüzde 12’lere kadar düştü.”
Tasarrufun geçtiği bu tür cümleler toplum tarafından bir slogan olarak algılanıyor. Gerçekte ise bugün karşı karşıya olduğumuz ekonomik risklerin en büyüğü, Türkiye’nin tasarruf yaratan değil, tüketen bir toplum olmasıdır.
Tasarruf yaratmayan ekonomiler, dış kaynaklarla büyür. Ancak bunun da bir sınırı vardır. Bu sınır aşılırsa, büyüme sürdürülemez. Türkiye, yıllardır süren dış açıklar yaşadı. Varlıklarını yabancılara sattı. Dış borç aldı. Tasarruf açığını kapadı. Ne var ki artık sınıra geldik. Büyüme oranları düşünce, Hükümet adını “yumuşak iniş” koydu. Gerçekte ise büyümenin yüzde 10’lardan yüzde 3 ’lere gerilemesi, yumuşak iniş deği, tepetaklak düşmedir.
Ortalama tüketim oranı için Gayri Safi Yurt içi Hasıla (GSYH)’nın nasıl kullanıldığına bakmak gerekir. Söz gelimi 2011 yılında 1trilyon 298 milyar liralık GSYH yaratmışız. (GSYH bir ülke sınırları içerisinde belli bir zaman içinde, üretilen tüm nihai mal ve hizmetlerin para birimi cinsinden değeridir.)
GSYH, harcamalar yöntemi ile de hesap edilir. Harcamalar yöntemiyle Gayri Safi Yurtiçi Hasıla, bir ekonomide belli bir dönemde tüketime ve yatırıma yönelik olarak, tüm nihai mal ve hizmetlere yapılan toplam harcamalardan, ithal edilen mal ve hizmetlere yapılan ödemeler in çıkarılması ile elde edilen değerdir.
Aşağıdaki tabloda 2011 yılında harcamalar yöntemiyle GSYH hesabı yer almaktadır.
2011 Yılında Harcamalar
Yöntemi İle GSYH Milyar TL
Hane halklarının nihai tüketim harcamaları 923.6
Devletin nihai tüketim harcamaları 80.7
Gayri Safi Sabit Sermaye Oluşumu 282.8
Stok değişimi 26.4
İhracat 308.2
İthalat (Eksi) 423.6
Gayri Safi Yurtiçi Hasılat 1.298.1
2011 yılında hane halkının ve devletin nihai tüketim harcamaları GSYH’nın yüzde 85’idir. Demek ki GSYH’nın yüzde 85’i tüketime, yüzde 15’i de tasarrufa gitmiştir. Ancak tasarrufu gösteren sabit sermaye yatırımları ve stokların GSYH’ya oranı yüzde 15 değil, yüzde 23.8’idir. Aradaki yüzde 8.9 fark da dış kaynaklarla sağlanmıştır.
Özet olarak yapmış olduğumuz yüzde 15 tasarruf, yatırımlar için yetmiyor. Tasarruf-yatırım açığı veya iç açık oranı olan yüzde 8.9 oranındaki açığı da dışarıdan sağlamışız. Elbette bunun karşılığında da ya dış borç almışız veya varlıklarımızı yabancıya satmışız.
Bizde yüzde 15 olan tasarruf oranı, Çin’de yüzde 45’tir. Hindistan’da yüzde 30’dur.
Türkiye’de tüketim oranı neden arttı? Tasarruf oranı neden düştü?
1) Tasarrufun gelenekler ve alışkanlıklarla da ilişkisi vardır. Türkiye’de hızlı şehirleşme aynı zamanda tüketim artışı da getirdi.
2) Son on yılda kredi kartlarının yaygınlaşması, harcamaları artırdı.
3) Ekonomik istikrarsızlık, bazı durumlarda ve bazı toplumlarda ihtiyatlı olmak amacı ile tasarrufu bazı durumlarda ve toplumlarda tüketimi artırıyor. Türkiye de tüketimi artırdı.
4) AKP’nin düşük kur ve sıcak para politikası, suni bir refah yarattı. ithal mal çılgınlığı başladı. İthal mal düşük fiyata gelince, tüketim arttı.
5) Yine düşük kur, aramalı üretimini daralttı. Yerine daha ucuza geldiği için ithalat tercih edildi.
6) Gelir dağılımı aşırı bozuldu. Orta sınıf oranı azaldı. Halkın geliri ancak yaşamı için gerekli tüketime yetiyor. Tasarruf edemiyor. Yüksek gelir gruplarında ise lüks tüketim arttı. Çünkü gelir dağılımı bozuksa, gösteriş amaçlı lüks tüketim artar.