Türkiye krizin neresinde
Çin'den ilk gelen haberi kimse önemsemedi.
Korona virüs haberinin sadece Çin'in kendi sorunu olduğu ve vahşi hayvan yedikleri için tüm bunların başına geldiği dalga geçilerek anlatıldı.
İş biraz daha büyüyünce Çin ekonomisi konuşuldu. Komplo teorileri havada uçuştu. Amerika'nın Çin ekonomisini vurmak için bu virüsü ürettiği söylendi. Çin borsası çökerken, Amerika ve Avrupa borsaları tavan yaptı.
Korona sonra İran'da göründü.
Amerika'yı büyük şeytan olarak gören İran'da ölümler arttıkça aynı komplo teorisi İran için de yazıldı.
Ve virüs, Avrupa kıtasının en önemli turizm merkezi olan İtalya'da göründü. Bu kez komplo teorileri yazılmadı ama espriler yazıldı.
Dalga geçildi.
İtalya korona virüs belasını aşama aşama yaşadı. Bir gün baktılar ki, iş kendilerinin hafife aldıkları gibi değil.
Bugün İtalya dünyaya kapalı bir Avrupa kenti. Binlerce değil, milyonlarca insan karantina altında.
Sonunda Çin için virüs ürettiği senaryolar yazılan Amerika'da korona ile tanıştı.
Amerikan borsası son 30 yılın en sert düşüşünü yaşadı. Amerika, Avrupa ülkelerine kapılarını kapattı.
Dev ülkede panik var.
Bugün Afrika kıtası hariç neredeyse dünyanın bütün kıtaları korona belası ile boğuşuyor.
Tüm bunlar olurken Türkiye'de durum nedir?
Dahası Türkiye krizin neresinde?
Türkiye, virüsün en az görüldüğü ülkeler arasında ilk sırada yer alıyor. Bu alınan tedbirlerle mi yoksa şansımız mı bilemiyoruz. Bildiğimiz tek bir şey var o da halen işin gırgırındayız.
Korona ile ilgili mizah yapıyoruz. Sosyal medya korona virüs ile ilgili binlerce espri ile dolup taşıyor.
Türkiye halen krizin tam olarak farkında değil. Aslında salgın olarak belki tam ortasında değiliz ama ekonomik olarak bu krizde en fazla etkilenecek ülkeler arasındayız.
Birkaç gündür borsa sert düşüşler yaşıyor. Değer kaybı yüzde 20'ye yaklaştı. Hisse senedi olan düşünsün diyenler var.
Dolar 6.300 seviyesini geçti. Tabii ki benim dolarla ne işim var diyenlerde var.
Bir şeyin farkında değiliz. Bu ikisi ekonominin can damarı.
Borsa şirketler için en ucuz finans kaynağı. Bu kaynak yok olup gidiyor. Şirketlerin değeri pul oluyor.
Dolara gelince bu felaketlerin en büyüğü. Bizim hayatımızı baştan sona olumsuz etkiliyor.
Petrol tarihi bir düşüş yaşadı. Bir haftalık düşüşü yüzde 30.
Hiç kimse sormuyor, petrol yüzde 30 düştü bizde benzin fiyatları neden yüzde 1 bile düşmedi?
Bunun nedeni dolardaki artış. Dolardaki yükselişin devam etmesi halinde benzine bırakın indirimi zam bile yapılması mümkün.
Yine döviz ile borçlanan şirketler büyük sıkıntıya düşecektir.
Bir başka soru: Türkiye, bu global krize karşı ne kadar dayanıklı.
Türkiye'nin en zayıf yanı para birimi. Yani Türk lirasının zayıflığı. Merkez Bankası'nın sert faiz indirimleri Türk lirasını korumasız bıraktı.
Krizin biraz daha boyut değiştirip büyümesi halinde bizi gerçekten sıkıntılı günler bekliyor diyebiliriz.
Merkez Bankası'nın önümüzdeki hafta yapacağı toplantıda bırakın faiz indirimini hızlıca faiz yükseltmeli.
Dünyada panik halde olan bir para var ve bunun yönünü Türkiye'ye çevirebiliriz. Türkiye'nin ciddi yabancı paraya ihtiyacı var. Bu faiz silahı ile lehimize çevrilebilinir.
Son söz, tüm harcamalarınızı kısmayın tamamen durdurun. Şu günlerde gıda ve acil ihtiyaçların dışında harcama yapmayın.