Türkiye IŞİD sarmalında
ABD Genelkurmay Başkanı, IŞİD’le mücadelede uygulanacak planın başarılı olamaması halinde, ABD’nin kara harekâtı için kendi Kara Kuvvetleri’ni de kullanabileceğini ifade etmiştir.
Bugüne kadar kara harekâtına kuvvet tahsis etmeyeceğini söyleyen ABD’nin, bu düşüncesinde değişikliğe gitmesi, konunun düşünülenden daha sorunlu olduğunu ve gittikçe ciddiyet kazandığını gösteren bir yaklaşımdır. Bunun ana sebebinin, bölgede baş gösteren IŞİD tehlikesinin gittikçe artmasından, yerleşik ve kalıcı bir hal alması halinde Afganistan’daki El-Kaide gibi, ABD ülkesine yönelik bir tehdit durumu yaratma endişesinden kaynaklandığı değerlendirilmektedir. Hatta bu tehdidin, şimdiden var ve aktif olduğuna ilişkin istihbarata ulaştıkları da söylenmektedir.
***
IŞİD’le mücadelede oluşturulan koalisyonda, koalisyon ortaklarının genellikle hava harekâtı yapacakları, istihbarat konusunda iş birliğine gidecekleri, silah, mühimmat ve malzeme desteğinde bulunacakları, insani yardım gerçekleştirecekleri ön görülmüştür.
Karadan yapılacak mücadelede ise Irak tarafında, Irak Ordusu, Peşmerge, Türkmenler ve Yezidiler’e belirtilen desteklerin tümünün yapılacağı, organizasyon ve eğitim konusunda destek verileceği belirtilmiştir. PKK’nın da bu harekâtta kullanılması planlanmakta, hatta bugüne kadar yaptığı mücadeleden ona daha fazla bel bağlandığı da anlaşılmaktadır. Ondan eğitim desteği alınması da söz konusudur.
Suriye tarafında ise Özgür Suriye Ordusu’nun(ÖSO) her açıdan destekleneceği açıklanmıştır. PYD’nin de bulunduğu bölgede, yapılacak mücadeleye destek vermesi planlanmıştır.
Ancak Irak tarafında kara harekâtı yapacaklardan Irak Ordusu ve Peşmerge’nin bugüne kadar bu konuda bir varlık gösteremediği, Suriye tarafında ÖSO’nun hem beklenen başarıyı gösteremediği, hem de içindeki radikal İslamcıların da güven vermediği bilinen bir durumdur.
Kara harekâtını yapacak unsurların organizasyonunun kolay olmayacağı, eğitiminin ise uzun süre alacağı, bugüne kadarki performansları da göz önünde tutulduğunda başarı ihtimallerinin düşük olduğu değerlendirilmektedir. ABD Kara Kuvvetleri unsurlarının bu durum dikkate alınarak kullanılmasının düşünüldüğü anlaşılmaktadır. Fakat bu durumda Obama’nın iktidara gelmek için verdiği sözden dönmesi ve öncelikle de ABD halkının ikna edilmesi söz konusu olacaktır.
***
IŞİD’le mücadele, çözüm süreci olarak adlandırılan ve bir noktada Türkiye’yi bölünmeye kadar götürecek konuda da olumsuz bir durum yaratmaktadır. Mücadelede PKK’nın kullanılması ve ayrıca ondan eğitim desteği beklenmesi, örgütü terör örgütü durumundan çıkarıp, onu terörle mücadele eden bir konuma sokmakta ve legalleştirmektedir. Ayrıca bu yaklaşımın, hem Kandil’deki yönetimin, hem de İmralı’daki caninin elini güçlendireceği kıymetlendirilmektedir.
Suriye tarafında PKK destekli PYD’nin, Irak tarafında PKK ve Peşmerge’nin müşterek hareketi, bölgedeki Kürt dayanışmasını güçlendireceği, buna Türkiye’de çözüm süreci adı altında verilmesi düşünülen tavizlerin yaratacağı özerklik benzeri uygulamaların da eklenmesi halinde, tehdidin daha da büyüyeceği düşünülmektedir. Bu nedenle bölgede ve Türkiye’nin diğer yerlerinde sürekli olarak gerçekleştirilen ve devlet otoritesini hiçe sayan çeşitli eylemlerin, artık provokasyon olarak nitelendirilmesinden ve bu konudaki deve kuşu yaklaşımından vazgeçilmesi gerekli görülmektedir.
Bölünmenin söz konusu olmadığı ifadeleri inandırıcı değildir. Belli bir noktadan sonra bunun gerçekleşmesi ihtimali büyüktür. Birleşik Krallık’taki İskoçya’da ve İspanya’daki Katalonya’da yapılan ve yapılması planlanan ayrılıkçı referandumlar göz ardı edilmemelidir. İtalya’da da benzer durum söz konusudur. Bunlardan ders çıkarılmalıdır.
***
IŞİD’le mücadelede Türkiye’nin katkısının, bilinen nedenlerle, istihbarat, lojistik destek ve insani yardım ile sınırlı tutulacağı açıklanmıştır. Türkiye sınırı ile Irak ve Suriye sınırı arasında tampon bölge oluşturulması dile getirilmektedir. Tampon bölge, çatışan iki unsur arasında olacağından buna güvenlik bölgesi veya güvenlikli bölge demek daha doğru olacaktır.
Ancak bu bölge Türkiye’nin ötesindeki topraklarda oluşturulacağından Irak ve Suriye’nin onayının alınması gerekmektedir. Rusya ve İran’ın, Suriye için takınacağı tavır bu konuda önemli olacaktır. Ayrıca Suriye sınırı tarafının PYD, IŞİD ve Suriye’nin kontrol ettiği 7 parçadan oluştuğu da dikkate alınmalıdır.
Bütün bunlara IŞİD’le mücadeleye, Suriye’nin ABD’ye mücadelede iş birliği teklifi de eklendiğinde, bu sarmalın içinden çıkmak oldukça zor görünmektedir.