Türkiye Erdoğan’la Öcalan’a kalacak!
Önce, bu noktaya nasıl varılacak, onun hikâyesini anlatalım.
Allah(c.c.) yanındaki yöresindekilere ecir versin. Erdoğan’ın kimi hangi hareketinden dolayı ne zaman sıfırlayacağı hiç belli olmuyor.
Kendisi değil miydi, “Köşk için kimi düşünüyorsunuz?” diye milletvekillerine soran? Kendisiydi. Biz, Erdoğan’ın “küçük düşürme” fiiline katkıda bulunmamak için isimlerini vermiyoruz. Başbakanlarının bu sorusu üzerine bir milletvekili, “Siz Köşk’e çıkarsanız parti zayıflar. Sonumuz ANAP gibi olur” cevabı verince, “Bizi nasıl ANAP’la karıştırırsınız?” diye fırçayı yiyiverdi. Hangi AKP’li benzer cevap verse, ya Erdoğan’ın şakşakçıları ya bizzat Erdoğan tarafından anında zılgıtlandı.
Yapılan bu ve bunun adı Erdoğan’ın kitabında “istişare” oluyor. Kardeşim, milletin gözünün içine baka baka demokrasi gereği ve bir insan hakkı olarak sizi eleştiren herkese şerefsizliğinden terbiyesizliğine, ahlaksızlığından “Siz kim oluyorsunuz” ’a kadar en ağır hakaretleri yaparken mahcubiyet duymuyorsunuz da, “Cumhurbaşkanı olmak istiyorum” derken mi mahcubiyet duyuyor, talebinizi “istişare” kılıfı altında dayatıyorsunuz? Devriniz, “istişare” kavramının da kadavrasının çıktığı bir devir oldu.
Oysa herkes biliyor ki son seçimde kamuoyu araştırmalarının tahminlerinden yüzde 10, bir önceki sandıktan yüzde 6 kayıpla çıkan yani Erdoğan başındayken bile inişe geçmiş bir AKP, Erdoğan’sız kaldığında gerçekten ANAP’laşır. Çünkü AKP içerisinde Erdoğan’ın seçim performansına ayak uydurabilecek bir başkası yok. Ama o ısrarla, “Var” diyor ve ekliyor, “Ben gençlere güveniyorum!” Niye gençler diyor herhalde hemen anladınız, “Sakın ola ki, yerime Abdullah Gül’ü düşünmeyin. Düşünmek sizin değil benim işim. Sizin yerinize ben düşüneceğim.” Bu, milletvekillerine, partililere verdiği mesaj. İkinci mesaj ise tabii ki Gül’e, “Boşalttığım koltuğa göz dikme” mesajı. Çünkü Erdoğan’ın niyeti Çankaya’ya çıkarken Atatürk Orman Çiftliği’ndeki koltuğu da beraberinde götürmek. Zaten, “Yetkisiz Cumhurbaşkanı olmam” diyerek bunu açıkça söyledi, daha ne yapsın!
O zaman, “Mâdem öyle, Abdullah Gül’le bu ‘istişare’ trafikleri ne oluyor o zaman?” Efendim, o, şu oluyor. Erdoğan Köşk’e çıktığında Abdullah Gül siyasetten uzaklaştırılırsa AKP seçimleri kazanamaz. Gül çevrede tutularak seçime girilecek, anayasayı değiştirecek sayıda milletvekili ile seçimler kazanılacak, Erdoğan Köşk’te olacak, anayasa AKP’li vekillerin oyları ile değişecek, Türkiye Başkanlık yahut Yarı Başkanlık sistemine geçecek, Erdoğan hem tek koltukta değil çift koltukta yani kanepede oturacak. Yürütme de yasama da elinin altında olacak. Yargının durumu zaten ortada, dördüncü kuvvet basın, mâlum...
Sade vatandaş askeri oligarşiyi yıktık zannı ile mutlu olacak, amma, Erdoğan’a gözünün üstünde kaşın var diyemeyecek. Maaş ve ücret bahsinde hakkını arayamayacak. Bir tek Erdoğan’ın sözü geçecek o Türkiye’de, bir de Öcalan’ın.
Çünkü Öcalan’ın elinde silahı olacak, biz ise elinden bütün silahları alınmış halde ortada kalakalacağız.