Türkiye bu kadar saf mı görülüyor?
Gücü ne olursa olsun ABD sonuç itibarıyla 1776 yılının ikinci yarısında kurulmuş bir devlettir. 622 yıllık Osmanlı devletinin yarı tarihine bile sahip değildir. Milletler tarihinde daha dün denilebilecek kadar bir tarihi olan ABD'nin beş bin yıllık tarihi olan Türk Milletinin hafızasıyla alay etmesi anlaşılır değildir.
Türk/ABD ilişkilerine ABD ihaneti!
Bu ABD, Kıbrıs olayları sırasında Johnson mektubuyla müttefiki olan Türkiye'yi tehdit etti, Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında da ambargo koydu.
Süleymaniye'de kalleşçe askerlerin başına çuval geçirdi.
Türkiye'de "çocuklarına" 15 Temmuz dahil bir çok darbe yaptırdı ya da girişimde bulundu.
ABD müttefiki (!) Türkiye'yi içeriden kuşatmayı ve hayati kurumları ele geçirmeyi müttefikliğin gereği olarak görüyor.
Bir dönemin MİT Müsteşarı Korgeneral Fuat Doğu, "Ben MİT Müsteşarlığı yapmadım, CIA'nın şube müdürlüğünü yaptım. Bir CIA yetkilisi gelse, beni Sinop'a götür dese onu oraya götürmekle memurum..." demişti.
Şu müttefikliğe bakar mısınız?
Acaba Türkiye, ABD'yle müttefik değil de düşman olsa bunlara ek olarak ABD daha ne yapardı?
Bu tavırlara müttefiklik değil sokak jargonunda "kalleşlik" dendiği bilinmektedir.
Bu ABD, dün Türkiye'nin karşısında olan Yunanistan'ı ya da Ermenistan'ı bugün de Türkiye'nin düşmanı PYD/PKK'yı destekliyor.
60 yıllık müttefiki yerine ABD, Türk devletinin düşmanı olan bir PYD/PKK terör örgütüyle Türkiye'ye karşı iş birliği yapıyor.
Beş bin TIR silahı Türkiye'nin bu düşmanlarına veriyor.
Teröristleri eğitiyor, donatıyor, Türkiye'yi kuşatıyor ve mevziye sürüyor.
Türkiye'nin can düşmanı PYD/PKK'dan altmış bin kişilik bir ordu kuruyor.
Türkiye sınırlarına PYD/PKK'lılardan oluşan otuz bin kişilik sınır güvenlik gücü yerleştiriyor.
Yetmiyor bir de PYD ile mevziye giriyor ve "Bizi vurursanız, agresif şekilde karşılık veririz" diye Türkiye'yi tehdit ediyor.
Rezalet üstüne rezalet
ABD adeta rezalet, ihanet utanmazlık ve düşmanlıkta zirveyi zorluyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert, ''Türkiye'nin güvenlik kaygılarını anlıyoruz ama Suriye'nin doğusunda DAEŞ'in yeniden ortaya çıkmasını da önlemek istiyoruz" diyor.
ABD bunun için güncel ortağı PYD'nin elindeki 400 DAEŞ'liyi TSK'ya saldırması için serbest bırakıyor.
ABD'li sözcü aslında diyor ki var gücümüzle Türkiye'nin güvenliğine düşman terör örgütü PYD'yi devletçik haline getiriyoruz. Türkiye, güvenliği için bundan kaygı duymasın!
Devletinin, halkının, sınırlarının güvenliği için Türkiye, Afrin Harekâtını başlatıyor. Pentagon Sözcüsü, "Türkiye'nin ABD tarafından da terör listesine alınan PKK hakkındaki kaygılarını anlıyoruz." diyerek kurnazca PYD'yi işin dışından bırakıyor.
ABD Savunma Bakanlığı Pentagon Sözcüsü Eric Pahon, Suriye'de kurmayı planladıkları "Sınır Güvenliği Gücü" konusunda Türkiye'nin kaygılarını anladıklarını ve Türk yetkililerle konuyu görüştüklerini bildiriyor.
ABD'nin Türkiye'nin bekasına karşı oynadığı oyun Türkiye tarafından görülünce diplomatik manevralara başvuruyor. TSK'nın Menbiç'e karşı harekâta geçmemesi için PYD mevzilerine ABD'li askerler yerleştiriyor. Böylece Türkiye'nin güvenlik kaygılarını (!) anlamış oluyorlar.
Türkiye, Afrin Harekâtı'na tavizsiz ve kararlı bir iradeyle devam edince bu defa Galloway, ABD'nin "yerel güvenlik güçleri"ni eğittiğini belirterek, "En acil sınır güvenlik ihtiyacı DEAŞ savaşçılarının daha önce çekinmeden geçebildiği Irak-Suriye sınırındadır." diyerek göz boyuyor!
Dahası ABD öncülüğündeki koalisyonun önce 30 bin kişiden oluşacak sınır güvenlik gücü olarak açıkladığı, daha sonra "iç güvenlik" ve "istikrar gücü" olarak nitelendirdiği SDG kamuflajı altındaki PYD/PKK ordusu için de 550 milyon dolarlık fon ayırdığını açıklıyor.
Bütün bu gerçekler bağlamında ABD, Türkiye'nin güvenlik kaygılarını anlıyormuş.
Türkiye'de buna inanacak kadar saf insanlar mı yaşıyor?
Sahi Türkiye'yi yönetenler ABD'den bu kadar saf mı görülüyor?