Türkeş’i anmak
Alparslan Türkeş, bütün canlılar gibi hayata veda etti ve ebediyete intikal etti. Onun hayatının başından sonuna büyük bir mücadele olduğunu herkes teslim etmektedir. Bu büyük mücadelenin özü, Türkiye Cumhuriyetinin birliği ve dirliği, Türk Dünyasının önce bağımsızlığı sonra birliğidir. 12 Haziran seçimleri yaklaşırken, seçimden çıkacak sonucun Türkiye’nin birliği ve dirliğini tehdit altında bırakma ihtimali gittikçe artmaktadır.
AKP milletvekili Ayşenur Bahçekapılı “Türk kelimesi anayasadan çıkmadan demokratikleşme gerçekleşmez” derken bazı isimler MHP’nin yeterince milliyetçi-ülkücü olmadığını söyleyerek AKP’ye gittiklerini ifade etmektedirler. Peki gittikleri yerde onları MHP’de olmayan milliyetçilik ve ülkücülük mü beklemektedir?
Şimdi biraz geriye gidelim. Sene 1977. Günlerden expndtw0 15 Aralık. Ülkücü Hüseyin Uçar yürürken aniden üzerine tabancayla ateş açıldı. Hüseyin kendisine ateş edeni gördü ve vurularak yere düştü. Ağır yaralanmıştı. Hüseyin derhal hastaneye kaldırıldı. Hâlâ konuşabiliyordu. Ülkücü genç hastanede son nefesini verip şehit olmadan önce: “Beni vuran Mahmut” diyebildi. Önce Mahmut Göçer isimli bir solcu yakalandı ancak daha sonra cinayetle ilgisi olmadığından serbest bırakıldı.
Öte yandan Hüseyin Uçar’ı şehit eden Mahmut Esat Güven sol eylemcilerin saklandığı bir yer olan Mimarlar Odasına saklanmıştı. Polis Mimarlar Odasına baskın yaptı. Mahmut Esat Güven’i iki tabanca ile yakaladı. Mahkeme aşamasında beş tanık katili teşhis etti. Mahmut Esat Güven’in adam öldürmekten 20 yıl ağır hapsine ve müebbet kamu hizmetlerinden yasaklanmasına karar verildi.
Güven’in 9 sene sonra hapishaneden çıkarak sicilini temizledi. AKP’den 2007’de milletvekili adayı oldu ve Kars’tan milletvekili seçildi. Şimdi MHP’yi yeterince ülkücü bulmayan bağımsız ülkücülerle Mahmut Esat Güven tekrar milletvekili seçilir ise birlikte AKP sıralarında oturacaklar. Peki, bu dünya sınırlı, yarın öbür dünyada rahmetli Hüseyin Uçar ile karşılaştıklarında ne diyecekler?
MHP’ye yönelik bir başka saldırı E. Korgeneral Engin Alan ile ilgili. Engin Alan Türk Özel Kuvvetlerinin efsane komutanı. En zor yıllar olan 1990’ların önemli bir bölümünde PKK’ya karşı Özel Kuvvetlerin savaşını Engin Alan yönetti. Engin Alan belirli bir senaryoya dayanan bir tatbikat konuşmasından dolayı yargısız infaza tâbi tutulurken, nedense AKP Diyarbakır Milletvekili İhsan Arslan’ın aşağıdaki açıklamaları ile ilgili hiçbir şey söylenmiyor:
“Zulme karşı verdiği mücadele sonunda halkın mazlumiyeti yanında ve onun yegane koruyucu ve destekçisi konumuna giren gerilla hareketi, bu imajı ile bölge halkının gözünde muteber bir kişiliğe sahip olmuştur.”
Devam edelim: “HEP Temsilcileri SHP bünyesinde parlamentoya girme fırsatı elde etti. Bu Kürt milletvekilleri de parlamentoyu ulusal mücadele için bir cephe yapmaktan geri kalmadılar.”
Ve son olarak Özal ile aynı öneride bulunmanın sıkıntısını duymakla birlikte, kısa vadede alınması gerekli yegane önlemin (aynı zamanda yegane çözümün) Türkiye’nin tamamına uygulanacak yeni bir ’EYALET SİSTEMİ’ olduğunu hatırlatmak isterim.”
Yukarıdaki üç alıntı İhsan Arslan’a ait. AKP’nin önde gelen isimlerinden Diyarbakır milletvekili. Oğlu Erdoğan’ın özel kalem müdürü.
Engin Alan ise Arslan’ın söylediklerinin gerçekleşmemesi, Türkiye’nin bölünmemesi için mücadele etti. AKP’ye gidenler, Alan’ın karşısında ve Arslan’ın yanında durmayı tercih ediyorlar. Evet, MHP’nin ülkücülüğü ve milliyetçiliği size hakikatken yetmiyormuş. Gittiğiniz yerde Anayasadan Türk milleti kavramını çıkarmadan demokratikleşmenin olmayacağını, Kürt bağımsızlık mücadelesini, ülkücüleri şehit edenleri ve başka bakalım kimlerle birlikte olacaksınız? Size yakışıyor mu bu? Hz. Osman, kendisini katletmek için evine girenlerin arasında Hz. Ebubekir’in oğlunu görünce “Baban bu halini görseydi
utanırdı” diyor. Rahmetli Türkeş de sizin AKP milletvekili olduğunuzu görseydi, herhalde çok üzülür, sizin adınıza utanırdı.