Türk siyasetinde evrim

Bayram değil seyran değil, ne oldu da enişte bizi öpüyor? Öyle değil mi?

ABD'den söz ediyorum.

Suriye'den çekileceğini açıklayan Trump'a kimse inanmasa da söyledikleri dünyayı çalkaladı.

Peki, bu ne anlama geliyor?

Şu anlama geliyor:

1- 1991'de başlayan Büyük Orta Doğu Projesi'nin sona erdiğinin duyurusudur. Tabii eğer söyledikleri doğruysa ve gerçekten dediğini yapacaksa. Yok, eğer Putin'in söylediği gibi "Afganistan'dan çıkıyoruz" deyip "17 yıldır varlığını sürdürmeye devam ediyorsa" durum başka..

2- "Suriye'den çıkıyoruz" söylemi, yeni bir tazelenme için olabilir. Başta Suudi Arabistan olmak üzere bir kısım para kaynaklarına yeni bir fatura yüklemek için "etme kal. Sen olmazsan biz ne yaparız" dedirterek, bu sayede "eh madem kalmamı istiyorsunuz öyle ise ekonomik giderlerimi karşılayın" teklifi gelsin istemiş olabilir.

Nitekim Trump çekilme gereçlerini açıklarken şöyle bir cümle kuruyor: "Askerlerimizin canını ve yük değişimi için milyonlarca doları harcadık. Artık yaptıklarımızı takdir etmeyenleri korumak için Orta Doğu'nun polisi olmayacağız."

3- Türkiye-ABD ilişkilerine yeniden bir düzen vermek için, oturuma biraz ara vermeyi istemiş olabilir. Böylece Türkiye sınırlı bir operasyon yapacak ve duruma razı olacak, ABD'de bunu sağlamanın rahatlığı ile ilişkileri yeniden kurabilecektir.

Eğer amaç buysa durum gene vahimdir.

Birincisi, ABD, binlerce tır dolusu silahı TSK üzerinde deneyecektir. Bunun için PYD silahlı birliğini kullanacaktır.

İkincisi, kurduğu PYD ordusunun ne kadar etkili olduğunu test edecektir. Mukavemete, harekât kabiliyetine bakacak ve ileride neler yapabileceğini görecektir.

Bu durumda PYD kolay yenilmeyen bir başarı elde ederse, demek ki onlarda iş var diyecek ve yoluna güçlendirerek devam edecektir.

Her iki durumda da Türkiye'yi memnun edecektir. Beklenen sonucu alamazsa sadece Türkiye'yi memnun etmekle yetinecek yeni seçenekler arayacaktır. Beklediği sonucu elde derse Orta Doğu'da atını oynatmak için durumu güçlendirme çalışması yapacaktır.

3- Trump bu açıklamayla, Türkiye'ye ön açmakla birlikte mevcut iktidarla ciddi bir sorun yaşamadığını gösteriyor diyebiliriz. Sanıldığın aksine ABD ile Erdoğan iktidarı arasında taban tabana zıt bir kutuplaşmanın olmadığı, ABD'nin Türkiye'deki iktidarı devirme gayretinin şehir efsanesi olduğu sonucuna varabiliriz.

İttifaklar ve adaylar.

İttifaklar ve adaylarla Türk siyaseti yeni bir evrim süreci geçiriyor mu, evet geçiriyor. Herkes partisini bırakıp başka partinin adayını destekliyorsa ve bunu bilerek ve isteyerek yapıyorsa büyük değişim süreci işliyor demektir.

Dolayısı ile Türk siyaseti evrim geçiriyor.

Peki, bu durum iyi bir şey mi?

Hem iyi ve hem de kötü.

İyi, çünkü Türkiye'de kutuplaştırılan siyaset ve birbirine zıt olan gruplar birbirine yaklaşır.

Siyasetin ortak noktaları oluşur ve insanlar bu ortak noktada buluşurlar. Böylece, kutuplaşma yerini, normalleşmeye bırakır.

Kötü ya da olumsuz sayılacak olan yanı neresi derseniz. Bunu siyasal iletişimci Prof. Dr. Necdet Ekinci'nin tespitiyle söylersek şudur: "Bu gidişat sonunda iki buçuk parti sistemine varır." Hâlbuki Necdet Hoca'ya göre "Partili Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişin asıl amacı iki partili sistem kurmaktı. Lakin gidişat üçüncü partileri zorunlu kılmakta."

Haydin hayırlı olsun.

Yazarın Diğer Yazıları