Türk halkı hırsız mı?
İç piyasayı canlandırmak için Türkiye Reklam Konseyi’nin öncülüğünde ’Ekonomik Canlılık Kampanyası’na start verildi. Reklam filmlerinde, AKŞAM yazarı Deniz Gökçe, gazeteci Meliha Okur, bankacı Akın Öngör ve Merkez Bankası eski Başkanı Yaman Törüner halka ’ekonomiye katkı için tüketin’çağrısında bulunuyor.
Gazeteci Meliha Okur, ekonominin canlanması için hergün çiçek alın diyor. Bankacı Akın Öngör simit satıyor ve herkesi simit almaya çağırıyor.
Bankacı Öngör’e göre herkes bir simit alsa, simitçi kazanır, onu yapan fırıncı kazanır, değirmencinin değirmeni döner ve ekonomi kurtulur.
Bir süre önce de Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği böyle bir reklam kampanyası yapmıştı.
Küfür gibi bir kampanya.
Evde oturma alışverişe çık.
Daha Türk halkının bu reklama öfkesi dinmemişken Türkiye Reklam Konseyi’nin böyle bir kampanya başlatması tuz biber oldu.
Bu her iki reklamın ana felsefesi; Türk halkında paranın var olduğu ancak insanların bunu “kriz var” diyerek harcamayıp yastık altında tuttuğu.
Şimdi siz bu düşünceye ne dersiniz?
72 milyonluk Türk halkını bunlar ne sanıyor?
Bu reklamları hazırlayan beyefendiler keşke akşam saat 6’dan sonra pazarlara gitseler de yüzlerce insanın çöplerden nasıl yaşayabilmek için sebze artığı topladıklarını görseler.
Ondan sonra bu reklamı hazırlasalar.
Lüks villalarda oturup, lüks hayat sür, sonra halkının üçte birinin açlık sınırında yaşadığı bu ülkede insanları krizden çıkmak için tüketime teşvik et.
İnsanlar zaten tüketimi
çılgınca yapıyorlar.
Etiler ve Levent’teki lüks alışveriş merkezlerine gittiğinizde krizin bu bölgede yaşayan halka hiç uğramadığını görürsünüz.
Bu bölgede yaşayan insanlar yine milyon dolara daire, 300 bin dolara otomobil bin dolara gömlek alıp, bir gecede yemeğe bin lira harcayabiliyorlar.
Bu Türkiye’nin gerçeği.
Bunu herkes biliyor. O halde bu reklam Türkiye’de açlık sınırında yaşayan
emekli, işçi ve memuru hedef alıyor.
Bu insanların yastık altında çok paraları olduğuna ama cimrilik edip harcamadıklarına inanılıyor.
Özetle Türkiye’nin üçte ikisinin açlık ve yoksulluk felsefesi yaptığı iddia ediliyor.
Büyük bir yanılgı içindeler.
Ben bu kampanyayı ve reklamları lüks otellerde yapılan, havyarlı şampanyalı “fakirlere yardım balosu”na benzetiyorum.
Türkiye Reklam Konseyi ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği kendilerine eğlence kaynağı bulmuşlar.
Kredi kart borçlarının ve icraların patladığı bir ortamda insanlar harcamak için nasıl para bulacaklar?
Hırsızlık mı yapacaklar?
Bunlar dar gelirli Türk halkını hırsız mı sanıyorlar?
Tövbe tövbe. Gidin işinize kardeşim. Siz yine balo düzenleyin ve eski uğraşınızla mutlu olmaya bakın.
Fakir fukara ile uğraşmayı bırakın Allahınızı severseniz.